14
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
199
Okunma
Yollara düştüm yine,
Bir ateşten iz sürüyorum içimde.
Geceler boyu konuşuyor sessizliğim,
Her sükûnet, seni fısıldıyor gizlice.
Rüzgârın omzuma bıraktığı yük ağır,
Bir adımım dua, bir adımım yangın.
Sırlarla dolu bu dar patika,
Her kıvrımı kalbimi biraz daha kanatır,
Yine de vazgeçmem — beni çağıran sensin.
Düştüm, kalktım;
Her düşüşümde içimde bir şey çoğaldı:
Küllerimden yükselen bir hikmet gibi
Yolun beni yeniden kurdu, yeniden sınadı,
Her acının gölgesinde bir ışık bıraktı.
Sordum kendime bin kez:
“Kimdir bu içimde nefes alan sükûnet,
Kimdir bu gecemi gündüze çeviren el?”
Cevap hep aynı yere aktı
Bir nehrin denize kavuşması gibi:
Sen… yalnız Sen…
Issız vadilerde çağırdım adını,
Dağlar yankı verdi, taşlar dilendi erişeceğim anı.
Ben yürüdükçe yol beni yürüttü,
Ben aradıkça arayışım beni yaktı
Ama o yangın, beni sana yaklaştırdı.
Ve sonunda,
Tüm yollardan döndüm kendi içimin kapısına.
Çaldım… Kapı açılınca anladım:
Aradığım derman değilmiş dışarıda;
Derman, içimdeki o ulvî nefesti
Adını her anışımda beni diri tutan.
Ey yüceler yücesi,
Ey kalbimin gizli sarayında taht kuran,
Ben yoruldum, yol yorulmadı;
Ben yandım, ateş sönmedi.
Ama nihayet kavradım:
Dermanım sensin —
Derman arayan bir gönle en büyük sır sensin
ALİ RIZA COŞKUN
5.0
100% (18)