0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1202
Okunma

"koyu bir girdap dünyanın üzerinde hızla dönüyordu,
herkes o sese kulak vermiş; uğultusuna büyülenmişti."
duyabiliyorum o sesi,
koyu bir girdaba ait,
hayalet bir duvardan geçtim sanki,
fısıltıları gerçekten de duyabiliyorum.
elbisem mavi,
hayalet adımlar yanıbaşımda,
yüreğim açık, gizlemiyorum onu;
bir filmin içindeyim sanki,
örümcek kırılımlarına sahibim,
aşağılara süzülen kanı görebiliyorum,
elbisemin paçalarına bulaşmış,
hareketlerim kesintisiz ve ani,
başım dönüyor ve korkuyorum,
hayır ! gerçekten unutuldum,
çok uzaklarda taşları kırıyorlar,
girdabı da duyabiliyorum,
ruhumun ayak seslerini de..
"koyu bir girdap dünyanın üzerinde hızla dönüyordu,
herkes o sese kulak vermiş; uğultusuna büyülenmişti."
olgunlaşmamış bir ruh,
hayat girdabında bir örümceğin
ağları arasında, sonunda yakalanmıştı;
taptaze bir şey, örümcek ağız tadında, onu yemek için,
örümcek mavi hırkayı parçalayıp taze bedene ulaştı,
rüyalarında arzuladığı, o karşı konulamaz hayale kavuşmuştu,
sonunda,
üşümek.. dirençli olmayı gerektirmiş,
örgüler her yanına yapışmıştı,
onlara sarılmaktan başka çaresi de kalmamıştı.