0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
38
Okunma
Gözbebeklerim artık seni yazmıyor geceye,
Bir zamanlar yıldızdın,
Şimdi karanlığın sessiz bir lekesi.
Ne sitem kaldı içimde ne de eski bir heves,
Külleri savrulan bir aşk bu
Sessiz, ağır, nefessiz...
Bir zamanlar her nefesim sana yazılırdı,
Her dua seni çağırır, her suskunluk seni hatırlatırdı.
Şimdi rüzgâr geçtiği her yerden seni alıp götürür,
Ben geride, sessizliğin içinden kendimi yürütürüm.
Aşk bitti sanılır, oysa o sadece şekil değiştirir,
Alevi söner belki ama külü hâlâ diridir.
Bir kıvılcım düşse yüreğe, hepsi baştan yanar
Ve insan anlar ki aşk, aslında hep kalır.
Giden sen değildin belki,
Ben kaybettim kendimi,
Aynalarda değil, içimde aradım suretini.
Bir yankı gibi dolaştı adın odalarımda,
Sustum; çünkü sesin bile yakardı anılarımda beni.
Bir gül kurudu sayfalarda, kokusu kaldı yıllarca,
Her hatıranda titredi kalbim, ince bir sancı bıraktı
Ne affettim ne sitem ettim, sadece anladım,
Sevmek bazen vazgeçmekmiş, ben onu yaşadım.
Şimdi bir dua gibisin; sessiz ama daim,
Adını anmak bile içimde küçük bir yangın.
Küllerim savrulsa da ateşin hâlâ bende,
Bir parçam yanık, bir parçam sende.
Rüzgâr alır seni, taşır bilinmez bir yere,
Ben bakarım ardından, gözümde yanan küre.
Belki kader böyle yazdı, belki de ben eksik doğdum
Ama biliyorum, senle yanmakla tamam oldum.
Artık ne yangın var içimde ne de sönüş,
Aşk dediğin bazen sadece bir dönüş.
Ben döndüm kendime
Ama sen kaldın içimde,
Külleri savrulan aşk bu, bitmeyen bir hikaye.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(1 Kasım 2025)