küçük kız
duyabiliyor musun, o sesi ?
koyu girdapları, hayalet duvarları ve içinden geçen gerçek insanları, fısıltıları, duyabiliyor musun, söyle.. mavi bir hırka giymiş küçük kızı ve hayalet adımlarını duymaktasın şimdi, sana seslenişini.. duymaktasın, yüreğini gizleme, yürümeye devam et, dediğini dudaklarından okuyabilecek kadar yakınsın şimdi, sen, adım attığın her yerde onun kanı var, tıpkı bir film gibi, ilk kan.. oluklardan aşağıya akıyor, elbisenin paçaları bulaşıyor ona, hayır, deme ! unutuldum deme, duyabiliyor musun, gerçekten ? taşların kırılma seslerini, girdabın o ıssız sesini, duyabiliyorsun şimdi, sakın duyamıyorum deme ! olgunlaşmamış ruhun, hayat girdabında bir örümceğin ağları arasında; ha yakalandı ha yakalanacak, sen busun işte, daha yeni, daha yeni yetme, daha taptaze, eteğinin altına bakanlar pek çok iken, onların fısıltılarını da işitirsin, kurban edilişlerini de karanlığa, rüyalarda arzulandığını da hayal edersin, sen ! mavi hırkanı çıkarıp at; üşümekten korkmana hiç gerek yok, çünkü; seni ısıtacak örgüler örümceğin ağında örülür her gün hem de pek çok ! |