nedir şu dâr-ı fenâda kemâlatın
çiçek açtığın tomurcuklar solmadı mı?
değişmedi onca yıl hep kara bahtın
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

her işe atılıp planlar kurardın
haklı haksız ayırmaz yanlış yola sapardın
şimdi bir adım atmaya var mı dermanın?
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

yetinmedin durmadan mal üstüne mal koydun
yetmedi ateşine tonlarca odun
ebedî bir yangına çıktı bak sonun
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

kul hakkı gözetmedin ne had ne hudud bildin
kapandı hem gözlerin hem de amel defterin
başladı ezelî ızdırap günlerin
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

ölmeyegör, ardından sayıp sayıp söverler
falanca iyi insandı ama göçtü gitti derler
ahiret aynasıyla hakikati görür gözler
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

fayda etmez son nefeste ehl-i imanım demek
bu imtihan bitti artık bak, acı gerçek
iki metre toprak altında cesedin çürüyecek
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

işbilen adem bilir ki lisan-ı kâl boştur
ahvali ayinedir kişinin, esamesi hoştur
Rabbini unutanın ukbası yokuştur
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

ayna kırıldı, belirdi artık acı gerçek
güvendiğin gençlik hızlıca tükenecek
saçlarına düşen aklar bir anda belirecek
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?

Pehlevî âşıktır, bilmez O(c.c.)’nun masivasını
her dem de zikreder yüce esmasını
sakın ha baki sanma dünya saltanatını
ömür sermayesi tükenip vaktin dolmadı mı?