ÖNCE VATAN-Soğuk bilmez onlar...- Sarıkamış...dağlarını kar mı almış? Söyle bana neden boynu bükük gelinciklerin? Her daim öten kuşların, Neden susmuş yıllardır? Bak... gelenlerin var Nur yüzlü askerler gelir buraya. Çekil yana,selama dur. Soğuk bilmez mi onlar, Neden giderler hep Elde mavzer Soğuk bilmez onlar. Belde matara. Sonu yok yolun... Issız... İnci gibi dizili erler, Gidiyorlar dur durak bilmeden... Ayaz... İliklerde bir garip his... Durmak yok. Ayaklarda sızı,, Dillerde aynı marş.. Haydi, durma arkadaş... Duran kalır, Düşman kaçar... Bayrak kan gibi yürekte... Sarıkamış dağlarında Rüzgar eser, Keser yüzü bıçak gibi. Mehmet, Ahmet, Hasan Her adım atışta Diz boyu kar. Koyunlarında birer yazma... Emir büyük yerden, Durulmaz. Ufukta düşman mı var, Sisten görünmez. Eller tutmaz oldu, Parmaklar hissiz. Bir resmi var sevdiğinin Soluk... donuk Bakar arada Mehmet Durmaz ama Duran, kalır. Islıklarda marşlar... Bayrak, vatan... Hani akan kan? Nerde düşman? Yürür onca can.. Kurtlar ulur, Karlar savrulur... Yürümez ayak, Tutmaz diz... Düşen karlar gibi, Kaldı yerde onca can. Önce vatan...vatan. 13.8.2006. Serap Hoca |
katkım olsun dedim.
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNE
Ulaştı Yemen’e payitahttan
Padişah fermanı.
Haber redif alaylarını sardı:
Moskof’un kara bulutu sarmış
Sarıkamış semalarını,
Çabucak yetişilecek
Temizlenecek vatan toprakları.
Dikenli güllere veda edip
Bu kez dönülecek Yemen’den,
Başka bir vatan köşesi
Kurtarılacak tez elden.
Elveda Yemen, elveda Sana!
Artık düşman gibi bakma,
Dönüyoruz baksana.
Kader attı bizi 3. orduya;
Göğüs gereceğiz Sarıkamış’ta
Rus’a ve karakışa.
Yetişti Mehmet,
Nefes nefese
Sarıkamış önlerine.
Sarıkamış benzemiyor
Yemen ellerine.
Sana’da yanarken ayaklar,
Sarıkamış’ta buz kesiyor dudaklar.
Yürüdü Mehmet’im, günlerce yürüdü.
Dayanmak gerek bugün namus günü.
Ha gayret! aşılınca üç tepe,
Burun buruna gelinecek,
Moskof askeriyle.
Boğacak Mehmet’im düşmanı
Kışın bile akan teriyle.
Bir tepe aşıldı,
Sıra ikincide.
Sıcaklık onlarca eksi derecede.
Durdu harekât Sarıkamış önlerinde
Ter soğudu, buz oldu,
Yapıştı vücuda katmer katmer,
Dondu ayaklar ölümden beter.
Enver Paşanın ihtirası
Dinmez mi dinmez.
Doksan bin gül soluyor
Sanki bunu bilmez.
Burası kor altında
Çekip gidilmez;
Sarıkamış Yemen oldu
Gidenler gelmez.
Taarruz emri üst üste
Tekrarlandı yeniden:
Alınacak Sarıkamış
Kahpe Rus’un elinden.
Emre itaat namustu,
Mehmet’in yemini.
Öleceğini bile bile
Bir adım atmadı geri.
Hücuma geçtiler üç koldan,
Allahüekber dağlarına.
Bir bir yükselmeye başladılar
Şehitlerin katına.
Seksen bin vatan evladı,
Atamadan tek bir kurşun
Kahpe Moskof’a.
Uyanmamak üzere
Hepsi daldı derin uykuya.
Birden bir ses yankılandı,
Gecenin ıssız karanlığında.
Kerkük’lü bir erin dilinde
Dönüşüverdi Yemen türküsü
S A R I K A M I Ş ’ A.
Doğuda güneş yok bu ne tufandır?
Askerde elbise yok bu ne dıramdır,
Sarıkamış kışları ne de yamandır.
Adı Sarıkamış, gülü sararmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Burası şarkmış, dağı hep karmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Sarıkamış önünde bir sessizlik var.
Bakın üstümüze acep nemiz var?
Yazlık elbiseyle tüfengimiz var.
Adı Sarıkamış, gülü sararmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Burası şarkmış, dağı hep karmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Ferman gel demişti, koşarak geldik.
Burası kış imiş, bunu bilmedik.
İşte ölüyoruz, yine dönmedik.
Adı Sarıkamış, gülü sararmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Burası şarkmış, dağı hep karmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?