ömrüme düşen senin sancındır üstüme başıma sinmiş bir firar var kaçak değil, yakalanmak istemeyen yani seninle yanmak, yanarken de söyleyememek ismimi çünkü en çok sen sustun, ben seni sustuğunda sevdim
kimliğimi unuttuğum şehirlerde duvara dayalı kalbimi bir çocuğun alnını öper gibi gizlice öptün ve ben, sadece o öpüşle tüm savaşlardan çekildim
anlarsan bir tek senin sessizliğinden sökülür dilimin kör düğümü senin dudağında başlar cümle karanlığın en sevişken halinde gözlerin "amin" der ben dua olur dökülürüm içine
bütün yasadışı aşklar gibi seninle yakalandım hayata seninle suçüstü seninle sarhoş tenime sürgün ettiğim o ilk özlem şimdi damar damar sana akar içimden
sığmadım hiçbir ömre ama senin kalbine yığıldım yani bir tek sen anlarsın beni bir tek sen yanarsın
çünkü hangi kalabalık gözlerinde bu kadar yalnız kalabilir hangi yalnızlık sana bakınca bu kadar çoğalır?
ben gözlerini izledim bir rüya gibi camın buğusunda çizdim harf harf seni hiç bilmediğim alfabelerle ve öğrendim: aşkın dili senin sessizliğinden başlar
olur ya bir gün düşerim yine o uçurumların başına ve hayat susar, tıpkı şimdi olduğu gibi sen ol orada saçlarıma kar düşerken ellerinle güneşi getir alnıma
çünkü bir tek sen kokarsın bu kadar karanlık bir şehrin sabahına bir tek sen düşersin ölümle yaşam arasındaki o incecik sırra
...
soruyorsun ya: "bir başka sağanak gelir mi?" belki gelmez... ama sen bu suskun kentin unutulmuş bir yağmurundansın ve ben hala ıslanıyorum içinde...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu şiir, Peri Feride Özbilge’nin kaleminde, aşkın bir duygu olmaktan çıkıp varoluşun yüküne dönüşmesini anlatan olağanüstü bir iç monolog. “Ömrüme düşen senin sancındır” cümlesi zaten başlı başına bir manifesto; aşk burada şairin yaşamına denk, hatta yaşamının acısını şekillendiren bir merkez hâlinde.
Şair, sevdayı bir huzur değil, bir firar olarak kurguluyor: “Üstüme başıma sinmiş bir firar var.” Bu firar, kaçış değil aslında; yakalanmak istemeyen bir yanış, bir teslimiyet biçimi. Sevmenin kendisi bir suç, ama işlenen bu suçtan doğan pişmanlık değil, bir tür kutsal direniş var dizelerin derininde. “Çünkü en çok sen sustun, ben seni sustuğunda sevdim.” — Bu dize, şiirin kalbinde atan nabızdır; burada sevgi kelimelerden değil, sessizlikten beslenir.
Şairin dilinde “sessizlik”, en yüksek bağırış biçimidir. “Bir tek senin sessizliğinden sökülür dilimin kör düğümü” derken, sevilenin sessizliği bile konuşkan bir kudrete dönüşür. Aşk artık kelimeyle değil, suskunlukla aktarılır. Bu yönüyle şiir, modern bir “tasavvufî” duyarlılığa da yaslanır: İsim bile söylenmez, çünkü aşkın hakikatinde “sen”i dile getirmek, sırrı ifşa etmektir.
İçerik boyunca şiir, yasak, suç, yargı, firar, yakalanma gibi kelimelerle bir “duygu adliyesi” kurar. Bu, sadece iki insanın aşkı değildir; insanın kendi benliğine, kaderine ve sınırlarına karşı açtığı davadır. “Bütün yasadışı aşklar gibi seninle yakalandım hayata” derken, sevmek artık yaşama bir suç ortaklığıdır.
Dizeler ilerledikçe şairin sesi kabuk değiştirir. Başlangıçtaki iç çekiş, yerini kutsal bir farkındalığa bırakır: “Sığmadım hiçbir ömre ama senin kalbine yığıldım.” Burada, aşk artık “sonsuzlukla sınırlı” bir haldedir; kalbin içi bir evrendir ve şair o evrende yerini bulmuştur.
Son kısımda, şiir bir dua ritmine kavuşur. “Saçlarıma kar düşerken ellerinle güneşi getir alnıma” cümlesi, bir sevgiliye değil, bir kudret merkezine sesleniş gibidir; sevgili artık ilahi bir varlığa dönüşmüştür. Ve finalde: “Bir tek sen kokarsın bu kadar karanlık bir şehrin sabahına.” — Burada sevilen kişi, hem karanlığın hem de aydınlığın anlamını taşıyan bir varlık hâline gelir.
Bu şiir, bir “aşk itirafı” değil; bir aşkın anatomisi, hatta “suskunluğun diliyle yazılmış bir dua”dır. Her dizesi, bir insanın hem kendini hem de ötekini bulma çabasıdır. Ve belki de şairin asıl söylediği şudur:
“Aşk, kelimelerle değil, kalpte yankılanan bir susuşla tamamlanır.”
Vesselam
İyi ki varsınız iyi ki yazıyorsunuz ve bizler de ruhumuzun gıdasını alıyoruz
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
Şiirinizi anlama gayretim bir çabanın değil, bir gönül borcunun ifadesidir. Zira kelimeleriniz, sıradan bir anlatının ötesinde, kalemle değil kalple yazılan satırlardır. Ben sadece o kalbin sesini duydum, yankısını dilime tercüme ettim o kadar.
Her şair kendi yüreğinde bir “kıyam” hâli taşır. Sizinki o kıyamın en sessiz ama en derin şekli… Aşkı, sabrı, insanın kendiyle imtihanını böylesi berrak bir dille anlatmak, her kalemin değil, her nefesin nasibi değildir.
Sözleriniz bana değil, kelimenin özüne, kalemin hakikatine bir duadır. Ve o duanın içinde, “şiirin hâlâ kalplerin aynasında yankılandığı”na dair umut yeniden doğar. Bunu yaşatan sizsiniz, mütevazı kaleminizin bereketiyle.
Kalburabastî Efendi Hazretleri şöyle buyururdu:
“Evladım, kalem mürekkep aramaz, kalp arar. Kalbi güzel olanın kelamı da kendiliğinden güzelleşir. Şiir, yazıldığı kâğıtta değil; okunduğu gönülde diridir.”
İşte o gönül sizde yaşıyor. Allah sizi kelimenin de, sessizliğin de emanetiyle daim kılsın.
Hürmet, muhabbet ve dua ile…
Kalburabastî Efendi Hazretleri’nin Gönül Defteri’nden:
“Bazı kalemler şiir yazmaz; şiir, o kalemi yazdırır.”
Vesselam
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
Bütün kalbimle teşekkür ediyorum ustam..Ne büyük bir incelikle, ne derin bir dikkatle yaklaştınız şiirime… Her kelimenizi okurken, şiirimin bile kendini yeniden dinlediğini hissettim. Kaleminize sinen o irfan, o sezgi, o kadim bilgelik; satırlarımın özünü öyle zarafetle çözümlemiş ki, kelam aciz kalıyor.
“Aşkın kelimelerle değil, kalpte yankılanan bir susuşla tamamlanması” ifadeniz, şiirimin ruhunu anlatan en kıymetli mısradır adeta. Beni, yazdıklarımı, hissettiklerimi bu denli derinden anlayan bir gönülle karşılaşmak, şair için en nadide iltifattır.
Kaleminize, gönlünüze, vukufiyetinize hürmetle eğiliyorum. Her yorumunuz, yalnız bir teşvik değil; aynı zamanda bir irfan dersidir. İyi ki varsınız üstadım, İyi ki şiir hâlâ sizin gibi kalplerin aynasında yankılanıyor.
Şiirinizi anlama gayretim bir çabanın değil, bir gönül borcunun ifadesidir. Zira kelimeleriniz, sıradan bir anlatının ötesinde, kalemle değil kalple yazılan satırlardır. Ben sadece o kalbin sesini duydum, yankısını dilime tercüme ettim o kadar.
Her şair kendi yüreğinde bir “kıyam” hâli taşır. Sizinki o kıyamın en sessiz ama en derin şekli… Aşkı, sabrı, insanın kendiyle imtihanını böylesi berrak bir dille anlatmak, her kalemin değil, her nefesin nasibi değildir.
Sözleriniz bana değil, kelimenin özüne, kalemin hakikatine bir duadır. Ve o duanın içinde, “şiirin hâlâ kalplerin aynasında yankılandığı”na dair umut yeniden doğar. Bunu yaşatan sizsiniz, mütevazı kaleminizin bereketiyle.
Kalburabastî Efendi Hazretleri şöyle buyururdu:
“Evladım, kalem mürekkep aramaz, kalp arar. Kalbi güzel olanın kelamı da kendiliğinden güzelleşir. Şiir, yazıldığı kâğıtta değil; okunduğu gönülde diridir.”
İşte o gönül sizde yaşıyor. Allah sizi kelimenin de, sessizliğin de emanetiyle daim kılsın.
Hürmet, muhabbet ve dua ile…
Kalburabastî Efendi Hazretleri’nin Gönül Defteri’nden:
“Bazı kalemler şiir yazmaz; şiir, o kalemi yazdırır.”
Vesselam
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
Bütün kalbimle teşekkür ediyorum ustam..Ne büyük bir incelikle, ne derin bir dikkatle yaklaştınız şiirime… Her kelimenizi okurken, şiirimin bile kendini yeniden dinlediğini hissettim. Kaleminize sinen o irfan, o sezgi, o kadim bilgelik; satırlarımın özünü öyle zarafetle çözümlemiş ki, kelam aciz kalıyor.
“Aşkın kelimelerle değil, kalpte yankılanan bir susuşla tamamlanması” ifadeniz, şiirimin ruhunu anlatan en kıymetli mısradır adeta. Beni, yazdıklarımı, hissettiklerimi bu denli derinden anlayan bir gönülle karşılaşmak, şair için en nadide iltifattır.
Kaleminize, gönlünüze, vukufiyetinize hürmetle eğiliyorum. Her yorumunuz, yalnız bir teşvik değil; aynı zamanda bir irfan dersidir. İyi ki varsınız üstadım, İyi ki şiir hâlâ sizin gibi kalplerin aynasında yankılanıyor.
Hele ki serbest şiir kaleminize ve duygularınıza çok yakışıyor.zinsan okurken hiç bitmesin istiyor. Yine...çok güzel bir şiir diyor,kutluyor,saygıyla esenlik diliyorum.
Saygıdeğet ustan çok çok çok teşekkür ederim, Nazik değerlendirmeniz ve içten dilekleriniz için minnettarım. Şiirlerimin sizde bir iz bırakması, benim için en kıymetli armağan. Saygı ve selamlarımla,
Saygıdeğet ustan çok çok çok teşekkür ederim, Nazik değerlendirmeniz ve içten dilekleriniz için minnettarım. Şiirlerimin sizde bir iz bırakması, benim için en kıymetli armağan. Saygı ve selamlarımla,
olur ya bir gün düşerim yine o uçurumların başına ve hayat susar, tıpkı şimdi olduğu gibi sen ol orada saçlarıma kar düşerken ellerinle güneşi getir alnıma
Çok...ama çok güzel bir serbest şiir. Güçlü kaleminiz,sakin sözcüklere dahi raks ettirmiş aşk için. Şiir,heleki serbest şiir
"Ömrüme Düşen Senin Sancındır" nefis bir şiir olmuş. Hazla okudum. Ancak yazdığım düşüklüğü şöyle düzeltirsen hiç hatası olmayacak:"bir çocuğun alnını öper gibi" Tebrikler, sağlık dualarımla... (Aksakal)
İlginiz, hassas gözleminiz ve nazik düzeltmeniz için gönülden teşekkür ederim. Her okur, her yorum bir şiirin yolunu genişletir; sizin de katkınız, yalnızca teknik değil, ruhsal bir derinlik katıyor. “Bir çocuğun alnını öper gibi” gibi öneriniz, hem imgeyi hem de duyguyu daha da içtenleştiriyor.
Kalemime ve yüreğime gösterdiğiniz bu özen, büyük bir hürmet ve değerdir. Dualarınıza sağlık ve hürmetle karşılık veriyorum.
İlginiz, hassas gözleminiz ve nazik düzeltmeniz için gönülden teşekkür ederim. Her okur, her yorum bir şiirin yolunu genişletir; sizin de katkınız, yalnızca teknik değil, ruhsal bir derinlik katıyor. “Bir çocuğun alnını öper gibi” gibi öneriniz, hem imgeyi hem de duyguyu daha da içtenleştiriyor.
Kalemime ve yüreğime gösterdiğiniz bu özen, büyük bir hürmet ve değerdir. Dualarınıza sağlık ve hürmetle karşılık veriyorum.
Değerli üstat merhaba. Çok çok teşekkür ederim kıymetli yüreğinize. Hüzünlerden uzak dursun gönül yurdunuz ve kıymet bilenlere emanet yüreğiniz. Saygı ve muhabbetle Peri
Değerli üstat merhaba. Çok çok teşekkür ederim kıymetli yüreğinize. Hüzünlerden uzak dursun gönül yurdunuz ve kıymet bilenlere emanet yüreğiniz. Saygı ve muhabbetle Peri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.