0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
56
Okunma
Bir zamanlar masal gibi başlayan sessizlikte,
Adını unutan şehirlerin gölgesinde buldum seni.
Yıkılmış duvarların ardında, küle dönmüş bir gül gibi,
Ne geçmişin vardı ne geleceğin, sadece unutulmuşluk.
Ama ben, o harabelerde bile seni sevmeyi bildim.
Çünkü bazı aşklar, enkazdan doğar; sessizce, ama inatla.
Büyülüydü bakışların, ama kırık bir büyüydü bu,
Sanki bir dua yarım kalmış, bir dilek tutulmamış.
Masalın ortasında bırakılmış bir kahraman gibiydin,
Ne kurtarıcı geldin ne son sayfa yazıldı.
Yarım kalan cümlelerinle sevdim seni,
Çünkü eksik olan her şeyde senin izini gördüm.
Sen benim İkarus’umdun, güneşe fazla yaklaştın,
Kanatların eridi ama ben seni düşerken sevdim.
Gökyüzünden yere çakılırken bile güzeldin,
Çünkü cesaretin vardı, çünkü uçmayı seçtin.
Ve ben, seni yerden değil, gökten sevdim.
Yıkılışına bile hayran kaldım, çünkü sen bendin.
Rüzgârda sesini duyar gibi oldum bir gece,
Bir yaprağın titremesinde adını fısıldadı dünya.
Hasretin, içimde yankılanan bir ezgi gibi çoğaldı,
Ne zaman sustu herkes, sen konuştun içimde.
Bir adım ötede gibiydin ama hep ulaşılmaz,
Ve ben seni, en çok ulaşa madığımda sevdim.
Çaresizliğin adını ezberledim seninle,
Kabullenişin sessizliğinde büyüdü sevgim.
Gitmelerine alıştım ama kalışlarına hep yabancı kaldım,
Yine de içimde bir yer hep sana bağlı kaldı.
Çünkü bazı bağlar çözülmez, sadece sessizleşir.
Ve ben seni, en sessiz halimle sevdim.
Belki masallar biter, belki kahramanlar ölür,
Ama senin adın hep küllerimden doğar.
Her yanışımda seni yeniden bulurum,
Her küle dönüşümde sen yeniden başlarsın.
Çünkü sen, unutulmaz bir yangının adısın.
Ve ben, o yangından kalan son sevdayım.
5.0
100% (2)