0
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
124
Okunma
Dar Ağacında Son Gülüş
Söylesene, kim üzdü seni? Neden bu kadar çaresiz bakıyor gözlerin?
Neden içindeki fırtınalar durmadan esiyor, neden her gece yeni bir uçuruma açılıyor ayakların?
Hangi hayat, hangi el seni dar ağaca doğru itti; hangi gününsüz sözler göğsünde görünmez yaralar açtı?
Hangi harf beyninde sessiz bir cinayet işledi de kelimeler artık nefes alamaz oldu?
Kendimi unuttum; içimde uzun bir sessizliğin ortasında,
yasını tutan bir insan gibiyim. Konuşunca kıyamet kopuyor dışarıda,
ama kendi kıyametimde tek bir ses yok.
Cümlelerim zincirlenmiş bir kalbin çöküşünü anlattı bana;
hayatım, kirli ellerin altında bir kanser gibi çöktü.
Dışarıdan rengârenk durdum; içimde kıyametler taşıdım.
Mevsimler damarlarımda dolaştı; ilkbahar umut oldu, ardından hep sonbahar düştü gözlerime.
Çocukluğumun son oyuncağı bir yüzük oldu; elime takılan o yüzük, boynuma geçirilen bir ipin düğümü gibi kaldı.
O günden sonra her oyuncak yerini dar ağaçlara bıraktı, her oyun bir vasiyet oldu.
Ben, sessiz çığlığın ortasında yasını tutanım;
konuştuğumda kıyamet koptu, susunca içimde bir volkan soğudu.
Cümlelerim kırılmış zincirler gibiydi; her biri bir parçayı daha kopardı benden.
Sahte hayatların kurbanı oldum; yüzümde gülümseme, içimde fırtına taşıdım.
Ellerim kirletilmişti; ellerimle tutamadım kendimi.
Hayatım hiçe sayıldı; sokaklar adımı anmadı.
Yetimliğim ve çaresizliğim sessizliği omuzlarımda bir gölge gibi büyüdü.
Her nefes bir suç sayıldı bana; her adım bir yargı oldu.
Gözlerime bakınca dışarıdaki dünyanın renkleri yanıltıcı olabilir;
içimdeki siyahın yoğunluğunu kimse göremez.
Ben ki dar ağaca gülümseyerek gittim,
bu gülüş ne teslimiyetti ne övünç; o, iç hesaplaşmanın son kıvılcımıydı.
Hayatım her uçurumu benim için bir kurtuluşa dönüştü;
her düşüşte daha derine indi ruhum, her yara bir harf bıraktı defterime.
Sessizlik damarlarına işlendi, tüm mevsimler yüreğimde sürdü.
Ben sustukça öfke ve hüzün birer iklim oldu içimde.
Ve şimdi buradayim; elimde benin son sözcüklerim.
Bu satırlar, susturulmuş bir kalbin ilk ve son sesidir.
Hiçbir şairin kalemi bu yükü taşıyamaz; hiçbir kitap benin derinliğimi yazamaz.
Bu dizeler benin vasiyetimdir; dar ağacında gülümseyen adamın notudur.
Son konuşman ağırdır; son arzum sessizdir ama sonsuz bir yankıdır.
Bütün hayatım bir kez daha gözden geçirilir bir an gibi düşer üzerime:
çocukluğum kayboluşu, yüzüğün ipi, kirletilmiş eller, sahte gülüşler, yetim geceler.
Hepsi bir tek çizgide birleşir; hepsi bu son nefeste anlam bulur.
Ben hayattayken de yoktum; yokluğumda da susmadım.
Bu, son isteğimdir: İçimdeki fırtınayı bir daha kimse isimlendirmesin;
bırakın gülüşüm hatırlansın ama gözyaşlarımın nedenini kimse sorgulamasın.
Dar Ağacında Son Gülüş, benim vasiyetimdir; suskunluğumun, kırılmamış sözlerimin ve
yaşadığım bütün mevsimlerin bir sırrıdır.
Ve eğer bir gün eline bu kalbi alırsan, bil ki ne kadar yetim ve ne kadar çaresiz olduğunu öğreneceksin—
öğreneceksin ki gülüşüm bir son değil, iç hesaplaşmamın bitişidir.
Ben hayattayken de yoktum; yokluğumda da susmadım.
Mehmet Bildir
30.09.2025
5.0
100% (2)