15
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
476
Okunma
şiirin bir kıyısında ben, bir kıyısında Muhsin
oluk oluk insanlar akıyor, evler, sokaklar, şehirler
sonra hepsi birleşip bir ülke oluyor
peki biz niye alık bakıyoruz, yaşam dediğimize
sonra da boşunalığı ve saçmalığı anladığımız an ölüyoruz
bu aralar ne çok buyuruyoruz cenaze namazına
zaman hiç mi doymaz Muhsin
Muhsin, sözyaşımın kağıdı, kalemimin kırık ucu
çokokrem kavanozum, acılı hardalım
yalnızlığımın sertacı, konuşmayı unutturan andacım
bayatlamış ekmeğim, dilimdeki küf
Muhsin’im sana susarsam, bil ki aklım martılarda benim
kargalar ama gaklarsa, peynirli öpücük isterim
hey gidi gidi peynirler hey ve koyunların sessizliği
uygarlık bize kuzuların kimsesizliğini öğretti Muhsin
kırlara burnumuzu sürtmekten başka ne zevkimiz kaldı
meelmek için bile dublöre ihtiyacımız var
hey gidi gidi kırlar hey, zıplardık onbeşimizde
şimdi çölde serabını kaybetmiş palmiyeler gibi kalakalmışız
kanımızı emip dallarımıza kusan şempazelerden bıktım
kızgın kumlardan serin sulara ne zaman atlarız
dnalarımız fokurduyor, bu sıcakta sevişilmiyor Muhsin
Muhsin’im kapı gıcırtım, yamalı çarşafım, bale pabucum
ahenkle dans eden saçlarımın dibinde
ahenkle haşlanan küçük küçük kadınlar var
ancak anladım her insan yalnızmış
kendimize kendimiz olmayı öğretecek yine kendimizmişiz
ama bu kadar kadını taşıyamıyorum artık Muhsin
sular kesilmişte, kafası şampuanlı kalmışlar gibi köpük köpük içim
içim köpürürse karnım acıkır, en karanlık yerlerim guruldar
biraz tütün dumanı, bir kadeh şarkı isterim
gel kalbimizin en yitik yerindeki ağıtları dinleyelim
ah Muhsin’im ah, içimde öyle çok cazırtı var ki
frekansı tozutmuş, eski bir radyodan beterim
köy kahvesi gözlerinle eski şarkıları düşünüp
yolları dejavu kokan şehirlere acır gibi bakma bana
kaybedecek bir şeyi olmayanların ayaklarını unutup
bir hedefi olmadan yürüdüğü bu yollar
nice atılmamış çığlıkları saklar
bucağına küstüğüm bu dünyada öyle boşuna harcanmış ki yaşamlar
çölleşmiş kalplerin kumundan tozundan
kimse kimseyi görmüyor be Muhsin
çıkıp bir hamanın kubbesine
paklanmaya buyurun a yoldaşlar, diye bağırasım var
kaburgalarıma kese yapar mısın Muhsin
Muhsin’im, itina ile aşık olur musun bana
göğüs kafesimde başlayıp bileklerimde sonlanan boşluk
tut ellerimden de dolsun
parmak uçlarım uyandıklarında anlatır, kadınım hala
sıvazlayıp sakalına yeni pankartlar açarım
gözkapaklarına, diz kapaklarına, kalp kapaklarına
yeni vezinler yazarım
en hevesli yerinden başlar, sonsuza dek tenini okurum
sakın ses çıkarma Muhsin
ben bağırırım
tatil bitti
ne sistem, ne çark, ne şartlar ne de vatan
ne kızıl devrim, ne kapital faturalar
ey kutsal yalanlar
defolu feleğin bilmem neresine namluyu dayıyorum
kaldığım yerden devam ediyorum
gelin bakayım dünyaya iki çizgi ayaklarım
asi bir koşudur özgürlük
tımarhaneye kapatılmış dilsiz kadar gerginim
beynim bulaşık süngerine dönmeden
söven bir kırlangıç olmaya razıyım
bütün bu feryadın kavganın sonunda
elimde kalanlara gülme sakın Muhsin’im
mezarlıktan ödünç alınmış bir çiçek
teki kayıp çorap
yutkunmayı unutmuş boğaz
gülümseyen sessizliğime biraz sarılır mısın Muhsin...
5.0
100% (15)