0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
169
Okunma
Bir dua kırığı kaldı sesimden,
sabaha varmadan unutulmuş bir ismin ucunda.
Sürgün bir peygamber gibi gezindim
taşlar dile gelse yutkunacak kadar…
Çünkü ben susmayı öğrendim
rüzgarın bile hatırlamadığı bir çığlıkta.
Gözlerim çöl rengine döndü,
aynalarda biriken sessizlikle.
Kendime dokunmaya korktum bazen —
ne zaman ellerimi açsam
bir günah döküldü avuçlarımdan.
Çocukluğumun dizleri kanıyor hâlâ,
bir duvar yazısında kalmış “inayet” kelimesi gibi.
Anneme sarılmak istiyorum
ama kucağında çoktan unuttuğu bir yas var.
Ve ben hâlâ büyümedim.
Bir mezar taşı kadar sükûnetliyim artık,
adıma kazınan dualar bile
bir başka dilde yazılmış gibi uzak.
Söylesene ey kalbim,
hangi vaktin secdesinde terk edildik biz?
5.0
100% (3)