15
Yorum
42
Beğeni
0,0
Puan
722
Okunma
ölü kelebekler düşmüşse içine
dans ediyordur ruhunda yalnızlık
bedeninden yankılanan sessizlik
bir mezarın içine kapanmış çığlık olur
duyulmayan
akmışsa damarlarından gökkuşağının renkleri
geriye koyu bir karanlık kalmışsa siyahın bile korktuğu
hiçlik kemirmiştir seni
soluksuzsun, ölüyorsun
zirvede can çekişen bir kartal gibi
zincire vurmuşsun kendini
pas kokuyor ruhun
çürümüş bir kafesin içinde kıvranıyor tutkuların
ölü doğmuş arzuların
çivili bir tabutun içine dikmişler tenini
kıpırdadıkça kendi etini yırtıyorsun
oysa gökyüzü senin
şimdi canlan artık
zaman
yıldızları dişlerinin arasına alıp ezme vakti
kazı tenini, çıksın içinden o çığlık
boğazına diz çöktür lanetli arzuların
kus üstüne kapatılmış bütün duaları
kanla yaz yeniden adını, etinin altına
şehvetini sür tırnaklarının içine
çivile ruhuna en karanlık isteklerini
dudakların
mühür olsun akıtsın lanetli zehrini
gözlerin
avını kıstırmış bir canavarın
pusu kurduğu gece kadar vahşi
ve sen
bir aslan gibi kükre
korkakça değil
etini lime lime edecek kadar hırçın
damlat kanını dişlerinden
parçala zincirlerini
susturma içindeki nefreti
uysal bir rüya değil hayat
kutsal bir ritüel gibi yaşa kendini
yakarak, yıkarak, yok ederek
ve
bittiğinde içindeki savaş
doğ yeniden
küllerine aşık bir yangın gibi
AY PARÇASI / MEHPARE
AĞUSTOS 2025 İSTANBUL