0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
131
Okunma
çınlıyor sesi boynu bükük karanfilin
terk edilmiş köhne şehrin sokaklarında
ve kendine bir isim arıyor çaresizce
belki bir gün yeniden açarım diye..
öksüzlüğü aklına geliyor sonra aniden
terk edilmişliğin hüznü sarıyor her yanını
daralıyor nefesi yeni güne kaçışlara
sevdası tütüyor amansızca burnunda..
beni kendime bildirin diyor son nefesiyle
nerede kaybolmuş kimliğim benim
annem babam, kara toprak nerede?
gözlerinden sımsıcak yaşlar süzülünce..
yaşama hevesimi geri verin bana diyor
umutlarımı, sevinçlerimi, yaşanmışlıkları
sevdayı sıra dağlar misali en zirvede
ırmaklar çağlarken zafer şarkılarıyla..
küskünlüğü hayatın ta kendisine
merakı yok ona buna, naz ya da efkara
kaybolan iki ucu boşluk bir yalnızlığa
firakı gem vurmuş hıçkırıklarla boğazına..
yeniden dirilmeliyim diyor bir avuç arasında
merhametiyle, liyakatiyle, irfanıyla
öldürün mahbusumu beraat naralarıyla
ve kuşatın denizleri sevda yazgılarıyla..
o vakit gelecekse mukadder ecel
bir güz vakti kurumuş yaprakların arasında
çizin ömrümü küskün açan tohumlara
yaşamak manasıyla hakikatin, sonsuz adıyla..
şimdi oturmuş beyhude geçen senelere ağla
ağla ki duyulsun ebediyet üzere sesin
fakat o gözyaşların hiç dökülmesin
yazılsın namın ümit aşılayan çağlara..
5.0
100% (1)