Şu Hayat Ne Hoş...
Ötelemek kolay geldi belki
Ya da çizmek bir kalemde Bu davetsiz aşkı. Yürekteki izi silinmezdi belki, Varlığınızı saran eski sevdaların. Belkilerin içinde kalakaldınız. Ben davet etmedim ya, dediniz. Bilmiyor musunuz ki Tek davetsiz misafirdi aşk. Köşkler, saraylar istemezdi Yer minderinde de otururdu, Çimde de... Unuturdu hatta Kendinden önceki sevileni. Görmezdi ki gözü dünyayı... Bilemediniz. O kadar ayakta bekledi ki aşk, Bir yer göstermediniz. Siz bunu nasıl yaptınız? Oysa ne kadar da içtendiniz... Kapınızı kapatıp sımsıkı, Bir soluğu içeri sokmadınız. Hissetmedi mi teniniz, O alevin esintisini Yazık ettiniz. Belki bilerek, belki bilmeyerek Ressamın tuvalinde fırça oldunuz. Birkaç fırça darbesiyle Gökkuşağını siyaha boyadınız Ve şu fırçaya tutunarak Yan tuvaldeki bahar tablosuna geçtiniz. Bir şarkı tutturdunuz hafiften, Islığınız tabloda fırtınaya döndü Ve tablodaki o güle adınızı yazdınız. Şaşırttınız... Hani nerde eski sevdanız? Serap Hoca |
Yürek imzanıza sağlık...
Erdemle kalın...