3
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
233
Okunma

Yaz ortasında kar yağar mı demeyin.
Ben gördüm;
Gözünün ferini kaybetmiş bir adamın
bir bakışta nasıl kışa döndüğünü…
O, aşkın adını gül bildi,
kokusunu içine çekti
ama elleri hep kan içinde kaldı.
Bir zamanlar ömrüne bahar gelen yâr,
göz göze bile gelmedi.
Bir ses, bir nefes diye bekledi,
ama yollar çamur,
bulutlar nemli,
ömür kısaydı.
Yârine varmak istedi,
yetmedi gücü, yetmedi kaderi.
Dosta varmak istedi,
yollar yetmedi, ömrü yetmedi.
Bir ömür dilinde tek cümle dolandı durdu:
"Kime ne söyleyeyim, kime ne diyeyim?"
Bunu söylerken
bir dağın yamacında kurudu gözyaşları.
Gazeller dökülürken yaz ortasında,
içinde ne bir çiçek,
ne bir filiz kaldı.
Bir yangın düşün;
öylece yanıp bitmeyen,
içinde köz gibi kendini saklayan…
İşte onun gönlü de öyleydi.
Bunu görenler
“Vazgeç” dedi.
Ama o, vazgeçmek nedir bilmedi,
çünkü sevda bazen bir köleliktir,
bazen bir zincirdir,
bazen de insanın kendine vurduğu esaret.
Gözleri doldu her baktığında,
bir çocuk gibi inandı her defasında
ama gördü ki
bazı yârler susarak öldürür insanı.
Ve artık
kimseye anlatamadı,
kime ne söyleyecekti ki?
Ne dert dinleyen vardı,
ne dert anlayan.
"Yine kar yağdı gönül dağına,"
bu defa yaz ayında bile buz tuttu soluğu.
Bir daha açmamak üzere mühürledi yüreğini;
çünkü sevdiği gül bile
ona dönüp bakmadı.
Bundan sonrası da işte böyle sustu:
Bir çiçek kadar narin,
bir diken kadar yaralayıcı.
Peri Feride ÖZBİLGE
01.07.2025