0
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
597
Okunma

"kimbilir belkide kenetlenmek/kilitlenmek...ağaca
b-akarken, yeşilden ziyade, fotosentezi hissetmek derinden/teninden... "
(...)
Bir nefes çekip derinden,
kokunu hissederdim önce
ve sonra tenini,
boynuna yakın bir yerde ki
içine hapsolmuş bir lamba olurdum...
bil ki bağışlamadı beni hiç kimse
avuç içlerinin yazgısında/çizgisinde
ve kimse sar diye uzatmadı ellerini
kanatlarımız kırık diye...
bir soru/sorun olduğunu
kabul edeceğim
ve unutmayacağım ki
delilik diğerine alışmak
gibidir birazda...
delim benim/delirdiğim
sırtına mavi boyalarla çizerken
masal kahramanlarını
şekilsiz rüyalarla uğraşırken sensiz,
bembeyaz sabahlara uyanıyorum
kimsesiz ve sessiz ki
zaman susarken nabzımda,
geçip giden bir yabancı gibi
koyu kahve tadında dilimizde
umut/suzluk…
anlamı susturuyoruz,
mavi halkalarla denizin
köpüklü dalgalarını öldürürken/ıslak
ve terk ediyor yüreğimizdeki çocuk/lar
buğday tenleri ile bizi...
bil ki sevgili;
boğulamıyoruz
firavun secde etmedikçe
denizimizde ki
yüreğimizde dar ağaçlı ormanlar
kara bulutlar
susamışlığı toprağın
aç damla
çatık kaşlı gök/
-yüzün sancılarımla uyandığım
bir omuz ağrısı gibi...
cevaplarına ulaşmak için
yuvarlanıp derinlerine kapanıyor
g-özlerim
bir çukur kazıp gamzelerine,
gömeceğim seni üstüme
sönmemiş izmarit ateşi gibi yokluğun
AK/ciğerlerimin üstünde yar/a
ve çekiyorum içime beklentilerimin
dumanını
küle dönüşünceye kadar nefesim ki
ayaz bir gecede
üşümesin diye
yolunu kaybetmiş çocuklar…
bunun bir adı olmalı
bir cinnet anına dönüşmeden
renkleri değişmeden yaprakların,
bahardan/yaza
yazdan aşk’a geçemedim henüz
dağınık ve savruk kelimeler/im
biliyorum
kalkmadan oturduğum yerden,
yıkamadan yüzümü,izliyorum
senin tüm boşluklarını istiyorum,
uysal mavilerle derinlerinde ki
ezberi zor bir tarih gibisin
fizik kılıfında karşıma çıkan..
atomlarına ayır beni,
hiç öpmediğim parmak uçlarınla,
vur şişeyi ve devir bardağı masaya
keşfetmiş gibi yeniden bir şeyi
dayan kasıklarıma kadar
avuç içlerinle yüzümü tut
ve tamam geçti de…
eteğinin altına sakla
sorgularımı/sorularımı
tarifi mümkün olmayan haller
böyle yaratılır değil mi?
tanıştırılmamış bedenler/yüzler gibi...
bil ki sevgili;
güneş yüzü görmemiş kelimeler,
tanımlanmamış sözlerle birleşince
aşk/tene bulanmış bir koku bırakıyor
çek içine ve kokla şimdi…
(…)