2
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
394
Okunma

...çünkü bir kere sevmek!
yetiyor
bütün harflere..
(...)
ateş çemberi
içim.
kül/
oldu
-nuz.
yanıyoruz!
ve yaktılar
parmak uçlarını çocuklar.
çünkü
dalından
bir elma çoktan yere
düş/müştü
çekiyor ve çekiliyorduk
bir nefes
ve derinliklerine
yerin/
birer birer
terli soluklarımızla
geniş zamAnlarda
dürtüsü yalnızlığın,
doruklarına uzanır gibi
tayların/toprakların
taşların/ovaların ki
bir sanık, herkesin aklında
köşedeki bankta
karşı durakta
aranarak bulanamayan
sanık ki
başladığımız yere dönüyoruz
zamAnla
su ve çelik
ve zerrenin
dönüşü kendine
sürgünden dönenlerin
çat kapı girmesi gibi
çıkmazlarına sokağın
d-üşüyor sözlerin
sere serpe uzanıyor yere
baharın dalları ve
renkleri gibi baharın
dağıtıyor/dağılıyor
tüm coğrafyalara…
teğet geçip kürek
kemiklerini
kaygan bir patika da,
sırtımı yaslamıştım sana.
bir nefes çekip teninden,
göğüs kafesine hapsolmuş
bir kuş olurdu içim.
sar istedim
ve kuşat,
ıslat sonra,
ağaçların ve dallarınla,
aynaların ve sularınla.
surlarına,
sır’larımı kazıyıp,
avuç içlerinin kader
çizgilerine
bırakmıştım.
ölümlü bir çığlık gibi
susarken içim.
lirik ağrılarım
dökülürken tenimden
pul pul.
dilimden kum taneleri
serpiştiriyordum,
kanamak için
yüzümden, yüzüne...
Toprağımsın..
tohum, tohum
içine ekileceğim
yüreğinin...
ah benim derin yaram,
ince sızım.
sana koşmayı unutup
kabuk kabuk,
pansuman gecelerinin
derin susuşlarında,
kalakalıyorum..
damağıma yapışan
kelimeleri,
kazıyorum,
seni yutkuna yutkuna
yüreğimin hemen altında
diyafram boşluğumdan..
sana vurgun günlerdeyim.
bir kasılmaki
sorma gitsin.
yağmur göçü gibi
kıramplarım,
yokluğunda kaslarımdan
süzülen..
hani diyorum,
alt dudağımı
ısırsam, geçer misin,
yüreğimin kuytularından.
...çünkü bir kere sevmek!
yetiyor
bütün harflere..
(...)