"Adaaaaam sende" Demeyi Öğren!..
Sen; Gönlümde ki mabedin mihenk taşı,
Tıpkı güneşin her akşam ışıklarını valizine toplayıp sesiz sedasız gidişi gibi, Hayatımdan kaçan vefasız insan! ..... Yüreğin de bir türlü yer bulamadığım ketum sevgili Aklınla gönlünün arasın da beşik gibi sallandığım, Lakin tutunamadığım, huzur bulamadığım en parlak ama uzak yıldız! ... Sen ’vakit çok geç’ şarkısını terennüm ederken, benim hala Vuslat ateşiyle hasbihal olmam ne kadar traji komik bir durum,değil mi? Sen yırtık ninnilerle bezenmiş mutluluk deryasın da dolaşadur! .. Beynini fazla zorlama! .. Zira yüreğin zorlamaya aldırmadı Yılların ’kof vücudunu’ dolduran kavgam, ’Beynin de seni meşgul etmek’ değil’ Yüreğin de tek başıma yaşıyor olmak Ve yüreğinin tamamını işgal edebilmekti! ...... Ne var ki bu kavgayı kaybettim ben! ... Veya bir başka ifade ile, Bu kör döğüşü sürdürerek bir ömrü kaybettim! .. Ben seni zaten asırlardır ’hayal ederek’ yatinmiştim Bir damla göz yaşının içine mutluluğu sığdırmaya çalışmıştım Senin gibi ’yaşayacak şansım’ olmasa bile Acıların için de tutmak için ’and-ım’ vardı! .. Elbette beni anlıyorsun Elbette biliyorsun Lakin yüreğini duyguların değil, ’vicdanın’ kontrol ediyor! .. Ve senin vicdanın; Bin kat daha arttırıyor acılarımı! Sevdam çok ama çok yüce, ancak; Vicdanlara malzeme olacak kadar aciz, Acıma duygusuna resmedilebilecek kadar basit, Hatıra çöplüğüne atılacak kadar, sıradan değil! ... Kelimeler ilkokul da okuyor olsa bile Yüreğim asırlar önce bitirdi üniversiteyi! Lisanıma tercüman, yüreğime mihmandar yok! ... *** ’Seni anlıyorum’ diyorsun ya! .. Gözlerime bakıp, Bir buruk tebessüm kaplıyor yüzümü, Beni anlamak ha! ............ Yalan söylemeyi bile beceremiyorsun! ... ANLAMAK; Ateşleri hissedebilmektir ANLAMAK; Gerçeği feda edebilmektir ANLAMAK; Verebilmektir..., anlamak çare demektir! Ve ANLAMAK; ’Fakat’ kelimesini lügatten silebilmektir! .. Harcayamadığın şeyler için düşündüklerini Keşke beni harcarken de düşünebilseydin! .... Ama olsun! .. Yine de gül yüzün de açan güller sonsuza dek kalsın Tebessümlerin kahkahalarla boy atsın Çoraklanırsa yüreğin bir gün, ben göz yaşımla rahmet olurum Ben kahır yolunun yolcusuyum! .. Bana hiç bir şey verme Hiç bir şey için söz de verme! Hatta ’umut’ bile! ....... Ama benden iste! .... Ömrümü, gülüşümü hatta ölümümü iste! .. Ben; Vererek, feda ederek mutlu olmaya alışmışım gülyüzlüm Hicap duyma, kendini sorumlu tutma! .... Yakalamışsın bir kenarından hayatı, sakın bırakma! ... Beni düşlerin de tutarak yorma ’Adaaaaam sen de’ demeyi öğren! ....... Öğren artık gül yüzlüm! ... Ben; Hasretinle, slüetinle haşrolmuşum, gel hayalini gölgeleme Ben yıkılmışsam da sen eğilme! .. Kabuslar eğlencem olmuş benim lakin sen aklına bile getirme Ne kadar ’zehir’ varsa sevdadan yana ben bitiririm, Sen içmeyi deneme! .... Hatta bir adım at ardına bakmadan, ve de ki; ’Sepeti koluna, herkes kendi yoluna’ *** Benim yolum sarp kayalık, benim yolum çalı,diken Çöle dönmüş her bir yan Karanlık, kayıp, korku var, endişe var! .. Çaresizlik diz boyu ve akrep sokması gibi tüm hayat! ... Sen bu yola yakışmazsın Sen baharı kucaklayan güller gibi dalın da kal! ... Sarı gül gibi, beyaz gül gibi Ben kırmızı gülleri toplarım gül yüzlüm! .. *** Derler ki; Gecenin en karanlık an-ı sabahın en yakın olduğu zamandır! .... Ne komik değil mi? ... Gözleri görmeyen biri için, Sabahların ne anlamı var? ? ? ! ! ! ............ Kadir Albayrak -------------------------------------------------------------------------------- |