*** HÂL-İ TEFEKKüR ***
Kentlere veda ettim çıktım bugün kırlara,
Dağlara el salladım ıslık çaldım bağırdım. Verdim sırtımı taşa siper ettim rüzgara, Kuşları böcekleri yer soframa çağırdım. Ne ses vardı ne seda nara attım:-Hey! diye, Yankı yankı dağıldı sesim dört bir tarafa. Biraz daha uzandım derin engin vadiye, Gelseydi kurtlar kuşlar hazırdım itirafa. Bir ceylanın sesini duyar gibi içimde, Yol aldım enginlerde yamaçlara tırmandım. Sevdiğim ulu dağlar bugün başka biçimde, Başka bir gezegene misafir oldum sandım. Süzemedim kuşların engin kanatlarını, Serde şairlik vardır kasvet sardı içimi. Ne çobanları gördüm ne yılkı atlarını, Hâl-i tefekkür ettim bir sigara içimi. Bir kez daha ün saldım, dedim:-Sesim yankılan, Tanıdık bir dost eli uzanmadı nafile. Bildim zümrüt baharmış vadileri şen kılan, Anladım tadı yokmuş yalnız Cennet’in bile. (Taşova, 13.01.2007) Ali Rıza Atasoy |