Bir araya gelmez garip yakası
Kurumuş ağacın kopan dalıyım
Burnumda tütüyor evlat kokusu
Akıl firar etti gayrı deliyim
Tepeden tırnağa hasret doluyum

Kader urganı mı sımsıkı bağlar
Yol vermiyor sanki vicdansız Dağlar
Gözlerim kurudu içerim çağlar
Azgın ırmakların coşan seliyim
Tepeden tırnağa hasret doluyum

Küstürdüm gönlümün çalan sazını
Ağustos da yedim aşk ayazını
Kimseler anlamaz kürdün kızını
Usul usul çarpan meltem yeliyim
Tepeden tırnağa hasret doluyum

Temelim sarsıldı yıllar heyelan
Dışarım sus pus da içerim cevlan
Garip kuşa yuva yaptıran Mavlam
Bende o Hüda nın garip kuluyum
Tepeden tırnağa hasret doluyum

Gönlümdeki menzil kapı açmıyor
Beyaz güvercinim artık uçmuyor
Yıllar oldu yaralarım geçmiyor
Çalmayan sazların kırık teliyim
Tepeden tırnağa hasret doluyum

Evrildi çevrildi düşürdü çöle
Çare bulunur mu bükülen bele
Eyvahlar yerleşti lâl olmuş dile
Ben ki Erciyes’in gonca gülüyüm
Tepeden tırnağa hasret doluyum

Sürgünden sürgüne dönüyor başım
Ne bacım varıdı nede gardaşım
Kul Garib’im dinmez mi ki göz yaşım
Umut kapısını varıp çalıyım
Tepeden tırnağa hasret doluyum


Emine Çerçi