1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
132
Okunma
Bir dünya vardı, camın ardında sızlayan,
Sızardı içime kırık pencereyi aralayan yaşam.
Dışarda neşe vardı, hüzün vardı... Hayat vardı.
Ben içerde bir yerde, o kırık pencerenin ardında,
Seyre dalardım bu yaşamı.
Gerçi, yaşamak için kırılmak lazım, değil mi?
Biraz birikmek, öfkelenmek, sevmek,
Üzmek ve de üzülmek...
Kırılmadan nasıl hissedebilir ki kalp,
Pencerenin kırığından sızan ışık gibi,
Bir umut filizlenirdi kırılan kalpte.
İyileşmekti belki kırılmak,
Hissedebilmekti belki , insan olabilmek...
Kırık pencerenin ardında,
Sızan hayat gerçek miydi, yoksa bir hayal mi ... Tanımam.
Kırmadan, kırılmadan olur muydu yaşam, bilmem.
Olur mu hiç öyle insan?
En çok da sevdiğini kırar insan,
En çok da ona kırılırdı.
Kırılmadan nasıl olur ki yaşam?
Hatalardi bizleri birleştiren.
O kırıklar sayesinde birlikte yürüdük o yolda,
Beraber çıktık bu yolculuğa.
Gerçi, penceresi kırılmayan yaşamış mıdır hiç?
Sanmam...
Bu hayat, kırılmayan cam bırakır mı? İnanmam.
Parçalandığımız yerden yaşıyoruz bu hayatı,
Yaşama iz bırakmadan, parçalanmadan,
Göçer mi hiç insan bu hayattan?
Kırık pencereden seyrediyorum hayatı,
Sızan ışığın umuduyla,
Bir şeyler güzel olacağına inanarak,
Seyrediyorum hayatı,
Kırık pencerenin ardından.
5.0
100% (2)