ERZURUM'CA AŞKErzurum’un eksi kırkında yandı yüreğim buzlu kaldırımlarda yürürken Palandöken şahit naralarıma Yakutiye’de bir çay kıvamında demlenirken hayalim Havuzbaşında hep seninleydim… Oltu taşına yazdırırken ismini Senden sonra Hasankaleli oldum, göremedim kimseyi Tortumda meyve bahçelerindeyken hayatım Kaplıcaları düşlerken Ilıcada Hasankalede çermiklerde buldum kendimi Soğuktan titremiş vücudumla Hınıs kadar uzaktım sana Karaçoban kadar ayaz Narman kadar umursamaz Unutulmaz cumhuriyet caddesinin voltaları Gölbaşında ürperirken Ne de derinden giderdi ayaklarım Beni yaralayan bir şarkı tutturmuşken Kar gibi bembeyazla düşledim seni Siyahlar içinde ben Hayat öyle boş ki Şimdi mutlu olan ne sen Nede ben… Baş bar kadar asaletliydi sevgim sana Tek bar kadar sade Hançer kadar tehlikeli Ve bir o kadar etkileyici Bir dadaş gibi içten Bir dadaş kadar samimi… |
kalemin dert görmesin hemşerim...