1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
65
Okunma
Ne kadar feryat etsek de o vefalı ay yüzlü duyup da gelmez,
Bu feryat eden sese ortak olacak ustamız yok.
Aşkın sadakatiyle sevgilinin kapısında toprak olsa da,
Yine de murat bahçesine rehber olacak rehberimiz yok.
Perişan halimiz onun ayrılığının sert rüzgarına kapılmış,
Ne bir yeniden doğma gücüne dayanıklı, ne de bir neşemiz var.
Ne sevgili bize bir selam verip halimizi sorar,
Ne de vuslat pazarında alıcı, kıymetini bildiğimiz var.
Geceler boyunca ah edip inlerken ey sevgili,
Ne aşkın derdine ortak olan var, ne de imdadımıza koşan var
Bu gönül harap olmuş, ayrılığa takati kalmamış,
Ne bir dermanla arkadaşdaşız, ne de derman sunduğumuz var.
Ayrılığın kışıyla aşkın kervanı yoldayken,
Ne aşkın mabedinde bir çocuk sesi var, ne de feryadımız duyuluyor.
Ne bir kavuşma ışığı yanar bu gamhanede,
Ne de sabrin çâresi bulunur, felekten medet ummaz.
Bu kan ağlayan ayrılıklardan bağrım kanla dolmuş,
Perişan, dertli gönlümden bir feryat bile çıkmaz olmuş.
Sabah rüzgarından sevgilinin eteğinden haberleri beklerken,
Ne yüzümüz gülüyor ne de bir sesimiz duyuldu.
Ne aşkın divanesi sevinç içinde ne de toplu mecliste keyif var,
Ne bir şarap içip yanan aşk ateşini söndürenimiz var.
Bu ayrılıklar meclisinde ey gece, fırkatin devamında
,Ne bir mühlet hayali var ne de perişanlığımızı soran.
Bu hâl içinde feryat edip dergâhlara sığınmak da,
Ne bir kurtarıcı var ne de bizim çilemizi paylaşan.
Her dem sitem artık âdet oldu bize,
Ne gönlümüzün aşkının ortasında bir ses var ne de feryat edenimiz var
Ne derdin ilacı var ne aşkın aşkın ateşine bir su
,Ne halimizi bilen bir dost var ne de derdimizi anlayan.var
Her âşık aşkın mabedinde derman rüzgarı buldu,
Bizim kaderimiz hep siyah, ne yazık ki hiçbir bakımımız yok.
Ne bir mihnet olan dost var ne de perişan bir can,
Ne de bizim gibi aşkına kurban olan Ferhat gibi bir dostumuz var.
Bu aşk diyarında ona bir boyun bükük feryat dileriz
,Ne aşkın yaşlısı derdimizi görür, ne de bir tesellimiz var.
Ayrılığın kışıyla ömrüm harap ve başıboş oldu
,Ne gül yüzlü dost var ne de Ferhat gibi aşkına sadık biri var
Ne bir semender gibi yanan an var, ne de gül bahçesi açar,
Ne sabır tacı başımızda, ne de bizi koruyan bir dostumuz var..
Aşkın derdiyle inleyip feryat ederim,
Ne gönlüm firar etti bu dertten ne de savrulup gitti.
Ne bir vefalı dost var ne bir umut ışığı
,Ne aşk pazarı bizi anlayan ne de feryat eden bir ses.
Ne aşkın tazeliğinden ne de harap olmuş bir meyhaneden medet var,
Ne de bir handa bizde kucaklayan dostlarımız var.
Ne meyhanede ne de perişanlar içinde bir bakım var
,Ne de aşk yolunda bir feryadımız duyuluyor.
Ne vuslatın gül yüzü göründü ne de perişan bahçede huzur var,
Ne sabır tacı var başımızda ne de koruyucumuz.
Bu aşk meclisinde ey dost, feryat ediyoruz
,Ne bir umut kapısı açıldı ne de bizi anlayan biri var.
Ne sevgili halimizi sordu ne de aşkımızın kıymetini bilen oldu.
Ne de aşkın divanında bir kıymetimiz vardır.
Ne feryâd etsek ol mâh-ı vefâ-perver duyup gelmez,
Bu sâdâ-yı figâna âşinâ üstâdımız yoktur.
Sebât-ı aşk ile cânân kapısında hâk olsak,
Yine bâğ-ı murâda rehnumâ üstâdımız yoktur.
Perîşân hâlimiz her dem reva-yı bâd-i hicrândır,
Ne bir gülzâr-ı vasl eyler tahammülü, şâdımız yoktur.
Ne cânân bir sefâ bahş eyleyip hâlim bizden sorar,
Ne bazâr-ı visâlde müşteri, nâdımız yoktur.
Geceler tâ sabâh âh eyleyip sızlarken ey yâr,
Ne bir mihnet-keş-i aşk var, ne bir imdâdımız yoktur.
Harâb olmuş bu gönlüm, tâkati yok firkatin artık,
Ne bir dermân ümidindeyiz, ne derman-sâdımız yoktur.
Şitâ-yı hicr ile pervâz iken kârbân-ı aşk,
Ne bir tıfl-ı harîm-i aşka bir feryâdımız yoktur.
Ne bir şem’-i visâl eyler bu gam-hânede ışık,
Ne de çâr-ı sebât eyler, felekden râdımız yoktur.
Bu hûn-rîz hicrandan şu bağrım hâb-ı pür-hûnla,
Perişan hâtır-i pür-derde bir feryâdımız yoktur.
Sabâdan dâmen-i cânân sorup bir yâd umdukça,
Ne rûy-i şevk güldürdü ne bir feryâdımız yoktur.
Ne bir dîvânede mihr-i visâlden bezm-i ferhândır,
Ne de dest-î recâda bîkarâr âdımız yoktur.
Ne aşk-ı tâze ferhânda ne bağ-ı râh-ı meyhânda
,Ne de bir bâde-pîmeyle semender hâdımız yoktur.
Bu hicrân bezminde ey nevâ-res şeb-i firkat,
Ne bir âmâl-i devlettir ne de ber-bâdımız yoktur.
Bu hâl üzre feryâd seyleriniz âfâk-ı dergâhta,
Ne bir destgîr-i şevk vardır ne bir efkâdımız yoktur.
Sitem-keş olmak âdet oldu her demde pervân,
Ne bağ-ı dil-figân-ı aşkda bir feryâdımız yoktur.
Ne vefk-i derd ile mey var ne aşk-ı tâb-ı hicrân var
,Ne bir âşinâ-yı hâlimiz, ne de ber-pâdımız yoktur.
Onun âşık bir harîm-i aşkda dermân buldu ey kötü,
Bizim tâli’ bizim baht-ı siyah, âsâdımız yoktur.
Ne bir dil-yâr-ı mihnet-keş ne bir cân-ı perîşân var,
Ne de bir şîve-gîr-i dâr, ne bir ferhâdımız yoktur.
Bu mülk-ü aşkda feryâd eyleriz her dem zebûn,
Ne aşk-ı pîr-i gam görür, ne bir meyyâdımız yoktur.
Şitâ-yı hicr ile ömrüm harâb ü serserân oldu,
Ne bir gül-rûy-i yâran var, ne bir ferhâdımız yoktur.
Ne bir şem’-i semender var ne bâğ-ı gülsitân eyler,
Ne destâr-ı sebât eyler, ne ber-râdımız yoktur.
Sitem-dîde gam-ı aşk ile âh ü feryâd şeylerim,
Ne bâğ-ı dil-firâr etti ne bir ber-bâdımız yoktur.
Ne bir yâr-ı vefâperver ne bir şevk-î recâhândır,
Ne bâzâr-ı visâlde nâle-kâr âdımız yoktur.
Ne aşk-ı tâze bâğdandır ne bir pîr-i harâbâttır,
Ne de bir kâr-gahda pîş-nihâd âdımız yoktur.
Ne meyhânda ne bîkânda ne destâr-ı figândadır,
Ne de bir râh-ı şevk-i aşkda bir feryâdımız yoktur.
Ne gül-rûy-ı visâl oldu ne bir bâğ-ı perîşân var,
Ne destâr-ı sebât eyler ne de ber-râdımız yoktur.
Bu hicrân bezminde ey nevâ, feryâd seylerimiz,
Ne bir bâr-ı recâ buluşma ne bir şîvâdımız yoktur.
Ne cânân bir sefâ bahş eyleyip hâlim bizden sorar,
Ne bazâr-ı visâlde müşteri, nâdımız yoktur.
5.0
100% (1)