2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
90
Okunma
Taşlar yuvarlanmıştı dereye
Münzevi dağların sükutunu bozan
Çoktan kapanmıştı yollar
Ulaşılmazdı inzivaya çekildiğin mağaran
Aşamıyordum yoldaşın engelleri
Birikmişken şaşkın sular
Saplanırdım zehirli balçıklara
Taşardı hem sular hem de özlemim
Çağlayanlar gibi yol almaya,
Maşuk girmemiş yuvana
Yalnızlık kraliçesi…
Kutsal bir ayna vardı elimde
Hatırlatacaktım unuttuğun yüzünü
Mehtaba nefes aldıran;
Hatırlatacaktım hazinelerini
Yalnızlığın dehlizlerinde tozlanmış
Yıldızlara yol gösteren…
Toplanırdı tüm ışıksızlar
Mağaranın önünde
Görmek için ışık membasını
Karanlığın tahtı vardı yüreğimde ise
Aydınlığın lütfunu bekleyen
Yalnızlık kraliçesinden…
Yuvarlandı zaman, yaşlandı tabiat
Değişirken her şey
Deveran etmedi seni bekleyişim
Mağaranın önünde,
Nurani alemlere geçit kılınmış
Yalnızlık kraliçesi…
5.0
100% (4)