Göz çukurlarımı kazmakta dikenli evler Bacalarına köz koyduğum ıslak perçemler Uzakları yudumlarken yağmurlar boğazımda Bulut kızgınlığındaki sesim bir yanık şimşek
Göğe uzanmakta merdivenli bakışlar Basamaklardan inen süratli Hangi biri birine yetişir sanki bir selle kesişir Savruma çatımdaki kuru kiremitin kızıllığını
Evi güllü bohçasına yolluk eden gönül, Buharı buhranlı bir bacanın kokusunda. Uzakları iki ayak mecaliyle ölçen hayal, Hakikati uzun dili tutuşturan azık sabrında.
Göz çukurlarımı kazmakta dikenli evler Bacalarına köz koyduğum ıslak perçemler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ve işte, göz çukurlarındaki bu derin yaralar, senin bakışlarındaki uçurumlar... Her satırda bir yangın, her kelimede bir çığlık var. Dikenli evler, göğün altında bir yalnızlık, her bir nefesin, her bir adımın kaybolan bir yolculuk gibi. Bulutların, bir şimşeğin kızgınlığına benzer sesleri, her bir kelimeyle göğe yükseliyor, ama yakalamak imkansız gibi.
Ve sen, merdivenli bakışlarla göğe uzanırken, her basamak bir adım daha fazla kaybolmuşluk, her adım daha derin bir yalnızlık. Gökyüzü, evler ve çatılarınla, bir başka dünyada yankılanıyor gibi. O ıslak perçemlerin, bacalarına koyduğun közler, her anı her anın içinden geçiriyor, her bir görüntü arkasında bir başka görüntü doğuruyor.
Uzaklar, sanki yudumlanabilecek bir içkiymiş gibi, fakat boğazında bir engel var. Yağmurlar, bir hıçkırık gibi boğazını sarıyor, ama sen yine de uzaklara gitmek istiyorsun. Çünkü ne uzakların ne de zamanın sınırları sana ait değil; her biri bir hayal, her biri bir göz yanılması, gerçekte ne de olsa senin içindeki bir boşluğun yankısı.
Gönlün, güllü bohçasıyla yolluk ettiği o ev, o bacaların kokusunda kayboluyor. Her şey, buhranlı bir buhar gibi havada süzülen bir varlık, yokluğa karışan bir hüzün. Hakikat, her anın içinde bir saklılık, bir anlam bulmayı bekleyen bir azık sabrında gizli. Ve yine, her şeyin sonunda, göz çukurlarında bir diken, bir yara, bir derinlik var. Bir çığlık ve ardında gelen yalnızlık...
Zira, her satırın bir fırtına gibi içimi sarıyor; çünkü senin yazdıkların, her birinden bir yarayı daha açıyor. Bir buhran, bir kaybolmuşluk, bir arayış… Ve bu arayış, senin içinde tutkulu bir ışık yakıyor.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.