Dilini Bilmediğiz Kent
Yutkunduğun soluğun ağırlığında uyandın uykundan
Kirlenmiş hüzünle korkunun ürkekliğine sığındın İki iklim farkıydı suretinde çıplak gezinen yırtık tebessüm Gövdenin gövdeyle birleştiği kaçak sürgün sevdalar yaşadın! Dilini bilmediğin kentte Ne kadar yabancıydık yaşadığımız kent insanlarına Karanlığın gözleri kalınlaşıyordu gün geçtikçe Ödünsüz yaşadığımız zamana esir düştük Eskiden dar gelirdi cadde, sokak Şimdi yaşadığım bedenimden şikâyetçiyim; kendi ellerimde küfleniyor doğrularım Bu kentte nasıl hiç kimse yoksa, ihanetin sessizliğini kucaklayan yeni mevsimler yeşerecek birgün Ve ecelsiz öldü umutlar! Diri diri yakıldı yası tutulmayan bedenim Dilini bilmediğimiz yeni kentte uyanmak için rüyaya daldık |
Şimdi yaşadığım bedenimden
şikâyetçiyim; kendi ellerimde
küfleniyor doğrularım
Bu kentte nasıl hiç kimse yoksa,
ihanetin sessizliğini kucaklayan
yeni mevsimler yeşerecek birgün
Ve ecelsiz öldü umutlar!
Diri diri yakıldı yası tutulmayan bedenim
Dilini bilmediğimiz
yeni kentte uyanmak için rüyaya daldık
yüreğinize sağlık