Kendime...
Öyle kırgınım ki kendime
Ne ah edecek, ne eyvah diyecek yüzüm, ne de şikayet edecek tek sözüm yok Boğazımda binlerce kelime Dilimin ucunda feryatlar Yutuyor, haykırmıyorum Gelip çöküyor göğüs kafesime Öyle kızgınım ki kendime Bir ben Bir de yine ben Ahh.. ben deyip Öfkemi de tutuyor Sükutuma boğuluyorum Bir başkası geçmeyecek dilimin ucundan Ama’lara saklanıp kimseyi suçlayamam Ne bir bahane bulabilirim, sığınabileceğim... Ne de bir teselli... avunabileceğim... Gözü kara, bodoslama girdim harp meydanına Yenilgiyi hiç düşünmedim Vurulur muyum, kırılır mıyım Ölür müyüm, kalır mıyım, hesaplamadım. Ne aptal dım, ne de saf Bile bile, göz göre göre giriverdim öylece... Savunmasız ve silahsız Ne diyor Neşat Ertaş "Kendim Ettim Kendim buldum" işte... Bulmak istiyoruz kendimize edeceklerimizi, ellerimizle .. Bazen ders oluruz birilerine, Bazen kendi dersimizi alırız Bazen...Yeniliyoruz işte, imtihanlarımıza... Savaş meydanından çıkmış yaralı bir askerim sanki Her yanım kan revan içinde... Ne kanaması duruyor kırıklarımın Ne iç kanaması, kızgınlıklarımın Ciğerlerim de barut kırıntıları, dokunamıyorum... Yanıyor... Zihnimin mahkemesi devam ediyor Savcı da ben, yargıçta Müşteki de ben, sanık da Müebbetle yargılanıyorum Savunmam yok, avukat talep etmiyorum Suçluyum...! Kalbime yenildim... Suçumu kabul ediyor İnfazımızı talep ediyorum. Heyet kuruldu, Hüküm açıklandı! Kalemimi kırıyorum!!! 16/09/2024 Süreyya✍️ Süreyya Görür |