YÜREKTEN SIZAN NAĞMELER
Musiki ruhun gıdası, acizin derd-i ilacı
Dinlerken bestesini, erir giderim kaskatı Güftesi duyulur içlerde, her dem zamanda Nasip, kısmet, anlamak zor bu akışta. Bir Asiye’m var, dili şerbetler döken Huri Saçlar başak sarısı, gözlerse yakan mavi Havaya yayılan kokusu, sanki bal böceği Lakin varılmaz tadına, görmeden vecdini. Fani dünyaya gelip, başıboş eylemişim Bahtımın kapandığının yeni fark etmişim Neden sanki önceden tanımamışım İnsanoğlu bu, sonradan farkını varmışım. Yıllardır sürüp giden bir kaybolma çabasıyım Sevda kavgası veren Mecnun ile Ferhat’ım Arar izini dururum, tozlu raflarda kaybolur Haddimin safhasındaki çizgiye vurulurum Kavga dövüş yazmaz ki gönül sayfasında Düsturumuz sevmektir herkesi, merhamet burada Bir ömür boyu yollarda didinip dururuz da Ancak dizleri dövmektir satırlarda. Sofralar açıktır, hem dem bütün insanlığa İhtişam yıldızdır, kaldı ki sadece bana Neden yapar ki senin aciz kuluna Başı göğe mi erecek sürekli nazlanınca. Kendisi hoş ve zarif, ne önemi var bende dervişim Tut ki Yusuf olmuşum, yüz vermeyecekmişim Derim ki her zaman çalış, dinle, ağla ve anla Korkma sakın düşmekten, olsun başın dik, gözün kara. Hasret denen gözyaşları akar birer birer gözlerinden Neden incittiler ki seni anlayamadım sözlerinden Ne çabuk geldi ayrılık acısı, imdat eyler Mevla Tasalanma, yakındır gelişim Cennet kokan diyarına. Murat AYDIN |
yüreğine sağlık