Son Tufan
Üryandım,
Yaktığım türküyle ılıdı gece. Ne solgun parşömenler heveskâr Kayıt altına almaya beni, Ne de Nesimi’den önce yüzülen son ceylanın derisi. Akrabayım tarihle tanıklığım geçersiz. Ey Nuh! Sen mi kadimsin yoksa bu dert mi? Koca bir tufanın muzaffer öyküsünü bırakıp gitin de avlumuza: Bize hisse; tutununca dibe çeken umutlar. Peki, kaçıncı Âdem’in çocuğudur âşık, Hangi denizkızının ateşten olma gözyaşı; Hem bir yalnızlık vurgununda Hem de yüreğinin yangınında kulaçlı iken. Dağ başına hicret etmiş denizim, Islığıyla çalar bir tufan beni. Kendi kumsalıma çıkmıştır Tüm acılarımın zorunlu özeti. Şimdi no’lur bir iyilik yapın bana: Rüyalarınızın herhangi bir sezonunda Bir kaçamak yapıp konuğum olun, Uğrayın kumsalıma; Okuyun onu... Sonra, başarabilirseniz Tadını tarif edin bu ömrün bana! |