Kanayan İçimde Kayıp Bir Nehir
Kanıyor içim,
Ama nereye aktığını bilmiyorum. Bir nehir gibi çağlıyor acılarım, Hiçbir yatağa sığmıyor, Hiçbir denize varmıyor. Bildiğim tek şey, Bu akışı durduramıyorum... Her sabah yeni bir yara, Her gece başka bir hüzün, Her gün benden çalıyor biraz daha. Gelen günler düşman gibi, Kanatlarımı koparmak için, Üstüme çullanıyorlar... Bir pençeden kurtuluyorum, Ama yenileri bekliyor beni, Karanlık pusularında. Nedir bu halim Allah’ım? Bir dehlizde kaybolmuş gibiyim, Sesim yankılanıyor ama, Bir çıkış bulamıyorum... Rabbimle konuşuyorum bazen, Yalvarıyorum ellerimi açarak: "Ruhuma bir merhem sür, Kanayan yanlarımı dindir!" Bir huzur geliyor sözlerinden, Ama içimdeki nehir dinmiyor, Yine kanıyor, yine akıyor... Ey içimdeki tükenmez acı, Nerede bitecek bu yolculuğun? Hangi denizde son bulacak? Hangi dağ, Taşıyabilir yükünü? Ben artık taşıyamıyorum... Her bir yara izim, Bir harita gibi göğsümde. Ama bu harita hiçbir yere çıkmıyor, Sadece acının tarifsizliğini çiziyor. Bir yol bulmaya çalışıyorum, Ama yollar kapanıyor, Kendi kanımda boğuluyorum... Acı çekenler dolu etrafımda, Herkesin içi kanıyor, Herkesin yarası başka. Kendi yaralarıma bakamıyorum bile, Çünkü onların acısı gözlerimde büyüyor. Beni de çekiyor dipsiz kuyularına... Allah’ım, Ne zaman son bulacak bu savaş? Gözlerimde kuruyan umutları, Ne zaman tekrar yeşerteceksin? İçimden geçen dualar, Beni bir yere taşır mı? Yoksa onlar da yolda mı kaybolur? Kanım durmuyor, Her nefes alışımda biraz daha akıyor. Bazen, Durduracak gücü bulurum sanıyorum, Ama her yeni gün, Yeni yaralar açıyor. Ve ben, Kendi kendimi kaybediyorum... Pençelerle kuşatılmış bedenim, Her biri başka bir yanımı kanatıyor. Bir yara kabuk bağlamadan, Başka bir yerimden kan akıyor. Kurtulayım diyorum, Ama pençelerden kurtulmak, Başka pençelere esir olmak gibi... Rabbim, Sana açtım kalbimi, Kanayan her yanımla. Biraz olsun hafifledi ruhum, Ama kan durmadı yine de. Senin huzurunda, Her şey anlam kazanıyor, Ama ben hala bu dehlizdeyim... Ey acılarla örülü dünya, Neden bu kadar zalimsin? Yok mu senin bir son durak? Yok mu bir dinlenme yeri, Yaraların iyileştiği? Her sabah yeni bir darbe, Her gece başka bir çığlık. Pençeler büyüyor, Ve ben küçülüyorum. Gücüm tükeniyor artık, Bu savaşı kazanabilir miyim bilmiyorum... Ama bir şey biliyorum, Allah’ım, Senin rahmetinden başka limanım yok. Kanayan yanlarımı sana getirdim, Bu acıyı dindir diye... Erol Kekeç/01.09.202/Sancaktepe/İST |