Kalanların anısına
Umurunda mı Ankara,
Süzüldüğüm de kırağından aşağı Işığa tuttun dört bir yanımı.. Hangi çarığım çürüğümü gördün de Geçit vermedin bana Ve bu hazin öykünün tek önermesi oldum.. Kaç gece biçildiyse üstüme, Ya yıkım vardı Ya kıyım Sığınamadım çentiklerine taşramın.. Şimdi beni uğultularla anma, Çağırma! Oyun oynadığım sabahlardan bile gülücüğüm kalmadı.. Kurumsal bir hücre evi İçimde yarattığım dört duvar.. Herşey usulüne uygun Kireç tutmuyor Tokmak vurmuyor kapımı, Yakama yapıştı boyunduruklar devri hiç geçmeyen kurdaleli tutsaklıklar.. Baharın açtığı çicekleri Bir kez olsun Hatırlamak için küçüldüm küçüldüm Ve fakat Avucuna sığamıyorum hala bir çocuğun.. Kılıfıma keyfiyetim yetmiyor.. Kurtulamam ben, taze tutuyor anılar kokuları, Kan kokusu, yeşil desenli halılar üzerinde Ve hala yasaklı kelimeler var Sedire uzanmış.. Ben hiç denemedim gitmeyi mesela.. Vallahi, Kimse sevmez Burda doğan güneşi Denedim yakınmayı hatta ağlamayı Ağıtcılar set çekti önüme Bastonları irkildi tabutlara vura vura, Bir sela daha dinlemeye gücün var mı dediler Bir sela daha güneş batmadan.. Umurunda mı Ankara Ne mi gördün de geçit vermedin bana.. |
Nereden başlasam söze, oradan düğümleniyor ses..
Bilirsin o halde;
Nasıl işler iliklerine şubat ayazı , Ankara'da ..
Kurşun gibi şiir..
Öldürüp öldürüp diriltiyor vesselam.