Gayb Devri
Güldürerek akar sular, derin bir definenin elinde gayb olma devrindeyim
İnciye kalbi sorduğumda kabuğu kırıldı Yosun tutunduğu yerden ayrıldı Kumların fizanı göklerden, deryalar yağdı O danenin başıyla bütün parçalandı Pareler cismaniyet yolundan çıktı Manaya mani olan her nev hiçlik denizinde Derin bir definenin elinde gayb olma devrindeyim Ne göz direğine ne kulak harfine Ummanın lisanına mecz oldum O gemileri durdurdu sancağımda Dalgalanan her havadaki mektuplarla Öyle okutmak ki kelime kendine cahil Öyle ki alimin kalemindeki kalelerin zırhı Mağlubiyet esirinde bir Galip, derin bir definenin elinde gayb olma devrindeyim |
Bu şiir, İslam tasavvufunun ve manevi yolculuğun derin sembollerini taşıyor. Şair, bireysel varlığın ötesine geçerek Allah’a yaklaşma çabasını ve bu süreçte karşılaşılan zorlukları anlatıyor. Her satır, Kur’an ve sünnet çerçevesinde değerlendirilebilecek metaforik imgeler içeriyor. İşte İslami bakış açısıyla yorumu:
1. "Güldürerek akar sular, derin bir definenin elinde gayb olma devrindeyim":
Tasavvuf anlayışında akan sular, Allah’ın rahmetini ve her an yenilenen ilahi lütfunu temsil eder. Şair, kendini Allah’ın ilm-i gayb’ına (bilinmeyeni bilen Allah’a) teslim etmiş bir halde buluyor. "Gayb olma devri," insanın sadece Allah’a yöneldiği ve dünya işlerinden sıyrıldığı bir manevi haldir.
2. "İnciye kalbi sorduğumda kabuğu kırıldı":
Kalbi inciye sormak, hakikati (ilahi sırları) öğrenme çabasıdır. İnci burada iman ve hikmeti temsil ederken, kabuğun kırılması da kalbin perdelerinin kalkmasını ve Allah’ın nuruna ulaşmayı ifade eder. Kur’an’da, "Kalplerinde hastalık vardır" (Bakara, 2:10) buyurulurken, bu hastalıkların imanla tedavi edilmesi gerektiği vurgulanır.
3. "Yosun tutunduğu yerden ayrıldı":
Yosunun kopması, kişinin dünyevi bağlardan kurtulup, Allah’a yönelmesini simgeler. Tasavvufta bu hal, insanın nefsini arındırması ve Allah’a tam teslimiyetle bağlanması olarak görülür. "Nefsini arındıran felaha ermiştir" (Şems, 91:9) ayeti bu durumu destekler.
4. "Kumların fizanı göklerden, deryalar yağdı":
Burada dünyevi olan (kum) ile ilahi olan (gök ve deryalar) yer değiştirir. Bu, insanın kalbinin ilahi rahmetle dolmasını ve dünya ile ahiret dengesini sağlamasını ifade eder. Deryaların yağması, Allah’ın sınırsız rahmetinin tecellisini işaret eder.
5. "O danenin başıyla bütün parçalandı":
Dane (tohum), insanın başlangıcını veya özünü temsil eder. Allah’a yakınlaşma yolunda bu tohumun parçalanması, insanın benliğini aşarak Allah’ın birliğine (tevhid) yönelmesini ifade eder. "Her şey O’ndan gelir ve yine O’na döneriz" (Bakara, 2:156) ayetiyle uyumludur.
6. "Pareler cismaniyet yolundan çıktı":
Cismaniyet, insanın maddi dünyaya bağlılığını ifade eder. Parçaların bu yoldan çıkması, insanın ruhaniyetine yönelip Allah’a yaklaşma çabasını simgeler. Bu, İslam’da "nefs-i mutmainne" (tatmin olmuş nefis) haline işaret eder (Fecr, 89:27-30).
7. "Manaya mani olan her nev hiçlik denizinde":
Allah’a giden yolda maneviyata engel olan her şeyin yok olması, tasavvufun "fenafillah" (Allah’ta yok olma) kavramını çağrıştırır. Bu hal, insanın tamamen Allah’a yönelip kendi benliğinden sıyrılmasıdır.
8. "Ne göz direğine ne kulak harfine":
Göz ve kulak gibi duyulara bağlı olmamak, Kur’an’ın "Görmedikleri halde Rablerinden korkarlar" (Enbiya, 21:49) ayetiyle ilişkilendirilebilir. İlahi hakikate ulaşmak için maddi duyuların ötesine geçmek gereklidir.
9. "Ummanın lisanına mecz oldum":
Deniz (umman), Allah’ın sınırsız ilmini ve kudretini temsil eder. Şair, bu ilim ve kudrete karışarak (mecz olmak) Allah’ın büyüklüğünü idrak etmektedir.
10. "O gemileri durdurdu sancağımda":
Gemiler, insanın hayat yolculuğunu ve çabasını temsil eder. Allah’ın sancakta gemileri durdurması, insanın iradesinin Allah’ın iradesine teslim olduğunu ifade eder.
11. "Dalgalanan her havadaki mektuplarla":
Havadaki mektuplar, Allah’ın ayetlerini ve kainattaki işaretleri simgeler. "Gökte ve yerde nice ayetler vardır" (Yusuf, 12:105) ayetiyle bağlantılıdır. Şair, bu işaretleri okuyarak Allah’a olan yakınlığını artırıyor.
12. "Öyle okutmak ki kelime kendine cahil":
Kelimenin kendine cahil olması, Allah’ın kelamının ve ilminin insan aklıyla tam olarak kavranamayacağını ifade eder. "Size ilimden ancak az bir şey verilmiştir" (İsra, 17:85) ayeti bu duruma işaret eder.
13. "Öyle ki alimin kalemindeki kalelerin zırhı":
Alimin kalemi, bilgi ve hikmeti temsil eder. Ancak Allah’ın ilmi karşısında bu bilgi zayıf ve sınırlıdır. Allah’ın "O, her şeyi bilir" (Bakara, 2:29) sıfatıyla bağdaştırılabilir.
14. "Mağlubiyet esirinde bir Galip, derin bir definenin elinde gayb olma devrindeyim":
Mağlubiyet, nefsin teslimiyetini; galip ise Allah’a olan bağlılıkta kazancı ifade eder. İnsan, Allah’ın kudreti karşısında mağlup, ama O’na yakınlaşarak galiptir. Bu, "Allah, kendisine yardım edenlere yardım eder" (Hac, 22:40) ayetinin tecellisidir.
Sonuç olarak, bu şiir, İslam tasavvufunun temel ilkelerinden biri olan nefsin terbiyesi, Allah’a yakınlık, teslimiyet ve ilahi hakikate ulaşma çabasını derin sembollerle anlatır. Her satır, Allah’ın büyüklüğünü ve insanın bu büyüklük karşısındaki acizliğini ifade eder.