Huyuli
Gün kavurur anam bir tepside akşam ocağının en kuzguni vaktinde
Gölge dadaşır benimle birbirini geçen duvarların arasında Mizansız kaba eller tartar aşları, elden ele eğrilirir akar gider sır suyu Dağı sel ipinden dikilir heybenin, oysa bir avuçla kanar güğüm. Heybe sırtlanır beni, en kuytu yerinden yamalarımı kırpar gölge Kuzuların aklı kararır, otların kalbi söner ve ova yığılır kalır üstüme Ve ben kasıtsız gölge olurum, şimdi dolaşıp dalaştığım ben olurum. |