Kayıp Mevsimler
Bir ilkbahar düşün, çıplak ağaçların yavaştan tomurcuk verdiği,
Tıpkı eski bir yarayı sarar gibi, sessiz ve narin bir hevesle. Bir sevda düşün, yüreği iliklerine kadar ısıtan, Ama bir fırtına gibi, ardından her şeyi silercesine… Bir yaz düşün, güneşin altında parıldayan umutlar, Dalgaların kumsala usulca dokunduğu, kırılgan düşler gibi. Sıcak bir öpücük gibi beklerken ellerin, Bir anda kaybolan gölgelerin ardından bırakılan iz gibi… Bir sonbahar düşün, yaprakların yere yavaşça döküldüğü, Rüzgârın savurduğu sararmış anılar gibi, Hazin bir çığlık yankılanırken, Kokusu üstünde kalan o eski günlerin, acı bir tebessüm gibi… Bir kış düşün, soğuğun kalbe işlediği, Her şeyin beyaza büründüğü, sükûnet ve sessizlikle örtülen. Dondurucu bir ayrılık gibi, ellerin titreyerek bırakır, Kar altında gömülen, sevda ile yaralı o eski bahar… Ve bir gün, bir bakarsın ki, İlkbaharın umutları yavaşça solmuş, Yazın sıcak rüzgârı, düşler gibi terk edilmiş, Sonbaharın sararmış yaprakları, Birer birer dökülüp, sessizce kaybolmuş… Kışın soğuk nefesi, içimdeki her izde, Beyaza bürünmüş günler gibi unutulmuş, Bir zamanlar gülümsediğimiz o sokaklar, Şimdi karanlıkta silinmiş adımlarla yalnız kalmış… |