Şair
Boş bir kağıtta buluyor kendini,
Anısına yaslamış kalemini, silgisi yok ki derdini silsin. Elleri, titreyen elleri ile geliyor öfke, yakasından tutuyor deliliğinin, savuruyor bir hatıradan bir diğerine. Derinlerden korkuç çığlıklara binmiş dört nala sürüyor üzerine. Yaz diyor durma, bekleme, karala, çiz ama yaz kelimelerini. Ne olursa yaz. Bitik bir rüya yaz. Ay’ın ardınca düşen Güneşi, Çiçeğin suya hasretini yaz. Gecenin sabahı gözetlediği saatleri yaz. Kaçına şahit oldun bu saatlerin? Yaz! Meyus, yolsuz bekliyor cellatın kucağında. Kalemini yaslamış anısına. Oysa şuradaydı kelimeleri, gönlün kuytusunda duruyordu. Kalemini, düşmanlarını kılıçtan geçirir gibi savurdu, yırtıp attığı kağıtları arasına. Bir kaç harf, bir kaç kelime kırıntısı kalmış olmalıydı buralarda. Açık unutulmuş penceresinden gelen tanıdık bir koku. Ardından nazik bir esinti, ısırılmış, kanayan dudaklardan, uzanıyor cansız ellerini tutuyor usulca. Özlediğini anımsıyor derinden, pencereye koşuyor gözleri, Tüm kelimelerini buluyor bir kadında. Kadın, bir bavul dolusu kelime ile geçiyor hayatının önünden. Yere saçılmış bir kaç kelimenin elinden tutuyor gözleri Bir arada kalmaya dayanan “Seni çok özledim” cümlesini. |
Gönül sesiniz hiç susmasın
Şiir yazmasaydım boğardı duygularım
Kul dusunce5