SıfatI. bilesin ki; azizim sıfat şeyin kimliğini niteliğini / niceliğini açık / kapalı bildirendir şeye, fehimde şekil veren vehimde toparlayan / belirten karanlığa ışık tutan akıl adıyla bilinene yakınlık kazandıran sıfattır / isimdir deriz uzun / uzun ki eksik kalmasın, kavransın algılansın yerli yerine otursun yitirilmesin, zayi olmasın II. çünkü Allahu teala ve her var ancak ve ancak isim ve sıfatlarla sezilir zatı özün özünde; saklı yetmiş iki bin perde ile örtülmüş kim hayatı kolay sanır, aldanır bunun için verilmiş, ömür dediğin öğrenilir, yaşanır tefekkür edilir, köşe bucak gezilir demem o ki azizim sıfatların adeti böyledir tıpkı isim gibi kendisiyle sıfat alana bağlıdır nasıl ki sen / ben, biz vasfımız dışında sıfatlanamayız diriyiz, tekiz ,biriz ‘biz size şah damarınızdan daha yakınız.’ buyuran O, yüceler yücesi zat dahi öyledir iki şey ki aynı sıfatlarla tanımlandı o iki şey, özde, bir şeydir değişik görünür ilk bakışta içeri gir bak, aynıdır çokluk cilvedir, yansımadır sayılar gibi, kitap gibi tabb ettikçe, kopyalanır çoğalır III. tahkik ehli dediler ki isim ve sıfatlar ilkin ikiye ayrılır zatına bağlı isimler ve sıfatlar sıfatına bağlı sıfatlar ve adlar ahat, vahit, fert samed, azim, batın, malik vb. öze bağlananlar cemal, celal, zahir, halik ve benzeri, dışa yansıyanlar yine bir kısım alim Allah zatıyla bilinir sıfatları ile bilinemez zatı tek sıfatları sınırsız dediler ‘’bir kimse ki; nefsini bildi gerçekten rabbini bilen o oldu’’ hadislerle delil getirdiler bir kısım, tam zıddını söyledi zatını idrake yol yoktur idrak, bir şeyi kapsamaksa hakk’ı idrak na mümkün kulun payına düşen idrak ’idraksizliği idraktir.’’ amma ! biliriz ki Allah: camiundur bütün zıtları cem eder öyleyse deriz ki İkisi de doğrudur O, yüce zat yüceliğinin icabı ne zati yönden / ne sıfati cihetten kamilen idrak edilir değildir kula düşen kendini bilmektir cehlini itiraf etmektir emirlere uymak yasaklardan sakınmak müslüman olarak yaşamaktır cenneti temenni etmek cehennemden sakınmaktır buyuruldu ki ‘bilinmez bir hazine idim bilinmek istedim insanı yarattım’ görevimiz bildirdiği kadar, bilmektir yine buyuruldu ‘ Onun zatını değil isim ve sıfatlarını tefekkür edin.’ Tefekkür/ ibadettir IV. bilesin ki O, yüce zat Yakınlıkta, ezelde ve ebedde kendisinden hep razıdır cehennem melekleri daima hamd ve şükürde gıdaları ateştir insana cehennem olan cennettir / zebaniye kargalara tezekliktir cennet gülistan, bülbüllere ‘ insan yaratıldı da başıboş bırakıldı mı sanırsın biz herkesi ensesinden yakalamışızdır.’ ‘bu dünyada kör olan ötede de kördür’ rabbim kör kullarını, dilersen kör tut dilersen gördür rabbim isim ve sıfatlarını bilmeyi layıkıyla hamd ve şükrü düzenli dua etmeyi sakınmayı, sevmeyi yalnız ve yalnız senden istemeyi bu fakire nasip et sen; işiten gören / gözeten ihtiyaçları ölçüyle verensin amin V. duymalısın ey nefsim Kur’an sana seslendi cennet, cehennem / sende bütün âleme halife sen duy /duy çağrıyı lütfen sensin muhatap dendi maksat sensin ya sin Alanya /007 |
"duymalısın ey nefsim
kur’an sana seslendi
cennet, cehennem / sende
bütün âleme halife sen
duy /duy çağrıyı lütfen
sensin muhatap dendi
maksat sensin
ya sin"
Gerçek söze ve gerçek söylenenler üzerine laf mı olur?
Ötelerin tösesinden herkesin duyması ve uyması,
Görmesi ve göstermesi gerekenlerdendi.
Selam, saygı ve Eoip'çe tebriklerimle...