"ya sabır, umuttur zaman"ya kanarsa gözlerin uzak bir şehrin tuzak bakışına .. ve bu düşünce, her gidişinde kemiriyor inan senliğimi... payıma düşen mi... yine günlerden sen ve özlem, kalemimin ucuna fütursuzca dolanan ünlem ve yine kuru bir ayaz kirpiğim tuzunda ve gün, yine hırkasına sığındığım buzul mahşerin tam da ertesi öyle dağınık, öyle dalgın ki düşlerimin adımsız atlası boş koridorların kasımpatı kokularına karışıyor ayaklarım özledim daha şimdiden diyorum ve özlerken, tutamadığım duygunun esaretine yüreğimi seriyor ve "güneşe daha çok var sancısını sevdiğim" diyorum dolanıyorken pür bir telaş tomurcuğunda toprağın harına tadı mayhoş güdümlü bir tutku "ya sabır, umuttur zaman" diyor, diyor da, ne bilsin garip nereden bilsin buruk bir iç çekimi bıraktığını geride kalana sahi...uçurumda olsa yankısı salınsam nefesine, sarkınsam, dolansam saçlarının teline, telvesine bıraksam özgür, azat etsem mesela çırpınışlarımı düşer miyim sana bilmiyorum, bilemiyorum tutsam mesela o şehri ucundan, silkelesem çevirir mi dönüşe yollarını gidişinin sevgili kızacaksın yine ama ne bileyim, nasıl deyim arttıkça mesafeler kalmıyor hevesim artıyor öfkem, büyüyor kavgam içimde sövüyorum yere, göğe şehrimken nasıl da oluyorsun gurbetim birden bilinmezlik silsilesine ömrümü adar gibiyim anla işte kumar gibi bir hayatın tokadını saklıyorken ellerim siyah mıyım, kırmızı mı..mesaisi rulet döngüyüm sanki yenilmek mi, yenilenmek mi arasında volta atıyor sesim sonrası.... sorgunluğumu, yorgunluğumu dizlerime yatırıp okşuyorum sızısından.. bize, aşka sızana dek derken, mesafenden şehrime, hevesimden ömrüme hani ansızın çıkıp geliveriyorsun ya adam işte tam da o an yine şiire, aşka vuruyor zaman... ~°~ ~°~ ~°~ |