Gargalak
gönül ırmağında
kıvrıla kıvrıla yaptığım uzun yolculukta kaya ve taşlara çarpa çarpa parladım cilalanmış gibi oldum tam uçsuz bucaksız sevda okyanusuna ulaştım derken sonunda duygularım bir balığın gözünde şimşek olup çakmak yerine dalgaların sahile vurduğu bir odun parçasına dönüştü, gerilme esnekliğine sahibim yine de tıpkı bir yay gibi ok olup fırlasın cananın sevgisi yürek yayımdan ve kopsun yüreğimin en derin noktasından istiyorum önyargılı olmak ne kötü hep şuna inandı ona karşı hislerimin gargalak olduğuna tıpkı çer çöp gibi değersiz, oysa benden ne heykeller yapılırdı keşfetseydi bir heykeltıraş beni dumanlı havayı seven bir bozkurt belki de şaha kalkan bir kısrak Seğmenoğlu Gargalak. dalgaların kıyıya sürüklediği ağaç dalları ve kütüklerine verilen isimdir. |
Sonsuz saygılarımla