MektupKendi kendime şiirler yazıyorum hala Zamanında okuduğundan habersiz Belki üzeri pullu Gül kokulu bir zarf gönderseydim Haberim olurdu Ellerinin ellerimin değdiği harflere dokunduğundan Belki yırtar atardın Belki öper koklar göğsüne sarardın Ama bilirdim ulaştığını illa ki İki satırın okunma süresince Göz göze gelirdik Hiç olmayan bişey olurdu Tutuşurdu harfler bakışlarınla Yüreğimin hiç içmeden tutuştuğu gibisinden değil Yazılan yerini buldu diye Belki bir mektup içinde Sunamadığım Şiir soğuğunda ısıtamadığım hislerim Isınırdı avuçlarının arasında Bir zarfa sığamadım diye Üzüldüm şimdi de Ne yüreğine Ne yanına Ne de katlı bir kağıtla ellerine Sığamadım işte Katlandığım yerde Şiir açtım Saplandığım yerden Şiir kanattım Çünkü Bir mektuba dürüp büküp yazamadığım Sen gibi bir duam vardı Hangi harf dua yerine geçerdi ki Parmaklarım hala Kehribar taşıyla ah çekerken _beyhude |
sarı bir duvar önünde durup,
ikiye bölünmüşlük diye düşündü okur,
ve sanki iki yanında da umut aslında tükenmişken...
o kapıyı kapatıp başka kapıyı açsak?
sanki şiirler mi yetim kalacak diye düşünürüz ha usta.
eyvallah.