DÖKÜLEN YAPRAK MİSALİ...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’Burada herkes kırk yaşında. işte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben işte şu begonya, işte yalnızlık işte su damlacıkları, alnımda kollarımda işte yok oluşumdan doğan kent hiçbir yere taşmıyorum, kendime sızıyorum yalnız Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.’’(Alıntı) Bir b/ölü iki idim öncesinde Ölü sevici aşklar çeşmesinde saklı tekdüze bir damla Çıkamadığım kadar düze Arifesinde seyyah yolculuğun Zımba gibi kadın derlerdi yalnızlığın Kan tutmuş zaaflarına Ölüm idi öncem Yoksul idi güncem Metazori bir iklime aş eren Aşkın duayeni hangi şairdi kim bilir? Kırkladığı kadar dizeleri Kıtlıktan çıkarmışçasına yazdığına kefil Ötesi berisi olmayan gerçekleri Hem hatmeden Aralıksız hatim indiren bir hoca Ölüm öncesi Doğum sonrası Kayıp mısraların tefrikası Özdeş iken aşka hazan Öykündüğü kimse muhatabı Olmadığı kadar Sızan kanında saklı kinin izi Haşmetli bir yolculuk Gıyabında tüten Sevi dilinde umut Umut yerine karanlık Baş veren delici bir fidan Uzamında yolculuğun Kök salan bir derviş misali Meylettiği şu hüzünlü gün Göğün ördüğü Bir ters bir düz iken figan Delirmeye ramak kala Devreden rüyam Dünden kalan Yarına sarkan bin bir v/eda Huzurun inceden sesi Hükmedene sevdalı hazan Dökülen yaprak misali Hem titrek hem savurgan Kölesi evrenin değil mi ki sevgi |
Çok güzeldi,çok acıklıydı,çok doğru,
Allah razı olsun ,
sevda ve özlem vardı,
Hakikat vardı
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadem
ders vericiydi,akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla