Ruhsuzluğun Matemindeyim.
Suskun gök mavisi bir çift gözün esiri arsız yüreğim,
Gönül defterimin ince çizgili sayfaları sezgilerle dolu, Koptu kopacak kıyametin eşinde duygularım süküneti, Sönmek bilmeyen bir ateşin harıyla yanmakta bedenim... Sabahlara dargın hüzünle dolan gecelerimin kavgasındayım, Düşlerimde kimliksiz bir firari misali yabancı kollara sığınırım, Bilinmez vakitin birinde ruzgarla bir kelime fısıldanır kullaklarıma, Yarına dair filizlenmiş umutlarla uyanırım sonu hüsran sabahlara... Gök yüzünde aşka ritim tutma kavgasında olan yıldızlar şahitliğinde, Doğmayan ay eşliğinde dil ızdırabımın adını besteleme telaşında, İşte bu vakitler zaman duruyor yalnızlığa sessizleşmiş dünyam’da, Bir dal sıgaranın dumanında aşkın acısıyla ölüp ölüp diriliyorum... Sonsuzluğun en ala derinliğine uzanıyor kör sevdamın masalı, Solmuş bir resime hapsolmuş her bir bakış azab olur halime, Seherin tan vakti akşam gün batımı tanık olur dermansız yarama, Sonsuza dek sürecek gibi bu benim tanıksız mavi gözlerin davası... Ayrılıkların Şairi Osman Dastan © 09 / 10 / 2024. 01:15 |
Eylülün ekimin hüznünü neyleyeyim,
Yüreğim sevdanın bozkırlarında gül olup açmadıkca,
Duygularım ayrılığın dar ağacında asılı kaldıkca,
Sevinmeye sevilmeye hep geç kalanlardan,
Aymayan güne merhaba diyenlerden oldukça,
Ne edeyim gülmeyi bir tutam umut için yaşamayı...