Bedenim de gönlüm de Mapus
Eğer, bu kıpkırmızı olmuş gözleri soruyorsan?
Onlar, içimdeki duyguların esareti... Dert, keder, hüzün hepsi... Hasret ve özlem desen daha ağır... Kaderin yükü binmiş sırtıma... Bulaşmış sırtıma yokluğun, sahipsizliğin getirdiği bela... Bileklerim de kahreden kelepçenin izleri... Haksızlık ve utanç! Buz gibi bedenimden yüreğine işlenmiş kahır... Düşundükçe Kalbim sıkışıyor! Gözlerim den taşıyor ruhunun bilinmezliği ile acı veren duygular... Ve Karanlığın, kasvetli dokunuşları ruhum da.... Derin yaralar bırakıyor... Parmaklığın ardındaki yok olan, ölü düşlerim... Dağılıyor yüreğimi mahkum olmanın rüzgarı... Her estiğinde, umutsuzluk, bedenimi kaplıyor... Boş duvarlara baktığım da içimde ürperti doluyor.. Boşluğa düşüyor, bütün duygularımla umutların... Geri dönmüyor o, eski heyacan ve mutluluklar... Hayatın çetrefilli ruhuna çarparak! Geceyi boğarcasına saran, mahkumiyetin soğukluğu... Acı ile karışıp kanıyor ruhumdaki yaraları.... Koğuşta dalga dalga dagılanarak.... Her gece yüzlerce, binlerce kelimelere gebe.... Gözümde canlanan anılarla.... Yüreğime kazılıyor birer birer... Gözlerimin ışığında... Karanlık, sessizlikle donuklaştığında! Titrek elleri dokuyor yalnızlığın... Sırlarını bırakıp, anılarımın son anlarına... Ayrıldı aramızdan, varolan muhabbet! Kalplere sığmayacak artık o, sevda... Gözlerinin ışıttığı o, heyacan yok artık! Çünkü ben kader mahkumu... Artık geleceği olmayan bir kader mahkumuyum! Dinçer Dayı |