Bir Hasretkeş Güncesinin Yırtılan SayfasıdırRebiülevvel 1146 Birinci kat; Girizgahtır. Burada özleme ilk adımı atar insan…Şuuru açık, kimi ve ne kadar özlediğinin bilincinde şuur emareleri barizdir. Genellikle bu katta özlenen ile bir irtibat/temas özlemi dindirebilir... “Teşbihat: Bir nevi yangın başlamadan bir bardak suyla söndürülüyor gibidir.” * İkinci kat; Birinciye benzer... Şuur acık, kimi özlediğinin bilincinde fakat eylem/atalet arası bir araf’a ilk adımdır burası.. Özlem morfini bu katta doz’lanır ve zerk’e hazırdır... Bu katmanda özlem fevkâlade lezzet verir özleyene, zira özleminin sevgisinden beslendiği inancındadır. “Teşbihat: Yakıcılığın ilk emareleridir, kuru odun ateşinden sıçrayan niyeti bozuk çıngılar gibidir.” * Üçüncü kat; İlk iki kattan farklıdır, Özlemin kana karıstığı kat bu kattır…Gözün görmediğine katlandığı halde, havsalasının almadığı bir şuur seviyesi... Bu katta şuur açıktır; fakat bir müddet sonra donacaktır...Bünyeye giren yakıcı simya, kanda dolandıkça kişide unutkanlık emareleri baş göstererek şuur kapanışının ilk emri verilmiş olur bu katta.... “Teşbihat: Bu sefer ki ateşin harı bir deste çam çırasının ıslıkla yandığı gibidir”. * Dördüncü Kat Artık aklın durmuş saat gibi bir yerde takıldığı yerdir. Bu katta akıl şuurdan bağımsız, şuur akıldan habersizdir. Artık uzuvların da atalete meylettiği kat bu kattır. İştahsız, ketum ve soyutlanmış bir bedende tezahür eder bu katmandaki özlem. Yan tesiri, uykuya dalarken de, uykudan ayarken de aynı ateş.. “Teşbihat: Sayalım ki bu yanış, su da kaynarken uyuyup uyanıyormuş gibidir” * Beşinci kat; Bu kat artık vehametin başladığı yerdir. Artık saklanamaz ve kontrol edilemez bir yangın haberidir. Bu katta akıl halen ve daha beter halde durmuş; şuur gel-gitte, ve yakaza boyutunda gerceklik algılarının oynandığı, aklın hükmünün eridiği yerdir. Hayati emareler yerindedir, ama bedene narkoz yayılmış gibidir... şuurun altının üstüne geldiği yerin bir alt katıdır. “Teşbihat: Bir tava kızgın yağa bir bardak su dökülmüş gibi anlık bir afete dönüşebilir bir yangın gibidir.” Altıncı kat; Evet...Artık “kabulleniş”in tam mana bulduğu yerdir burası... Beden daha ziyade otomatiğe alınmış eylemler içinde cebelleşebilir görünürken, aklın durgunluğu kalbe de bulaşmıştır. Bir nevi yangın artık komşu eve sıçramıştır... Kalp yanar, yanan kalp zaten yakıcı bir zehri de devr-, daimle tüm vücuda yayar; Bir nevi tandırda için için pişen çömleğe bir de kaynar su dökülmüş gibi bir yanış... dışarıdan tezahürüne sarf edilecek şu tek kelimedir, "Solgunsun?" “Teşbihat: Güneşin canlı renkleri soldurduğu ateşsiz, dumansız bir kavruluş gibidir.” * Yedinci ve en üst kat Artık özlemin adı da cismi de yakışı da ölümü andırır. “Tahassür” denir bu katta özlemin adına ve -Özlem- yerine de -Ölsem-( bundan) iyi dendiği kattır burası. “Teşbihat: Damarlarına her gün barut basılmış da her kalp vuruşuyla tetiğe basılıyor gibi içten içe infilaktır. Yalınayak kor ateşte yürüyor gibidir. Yukarıdan lav yağıyor gibi, baştan ayağa bir yanış gibidir. Her salisede yanışın her rengini, her sızısını, en ince sinirine dek her zerresinde bilmek gibidir. Yangının en üzerinde durarak en dibinde köz olmak gibidir. Alevlenebilir bir simyadır, Ölümcül değildir ama ; -Ölüm özlemden yeğdir- Dengi Naz Kayıt Tarihi : 23.9.2024 19:44:00 |