BİR MELEK DAHA KAYDIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın **Narin’in Anısına: Bir Öykü**
--- Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi, her sabah güneşle uyanan bir yerdi. Sakin ve huzurlu atmosferi, çocukların neşesiyle can bulurdu. O sabah, 21 Ağustos’un ilk ışıklarıyla birlikte, 8 yaşındaki Narin Güran’ın neşesi de her zamanki gibi etrafa yayılıyordu. Minik adımlarıyla mahalleyi dolaşan Narin, çevresindeki herkesin sevgisini kazanmıştı. Onun masumiyeti, baharın ilk çiçekleri gibi taze ve canlıydı. Ancak, o gün, güneşin doğduğu yerin ötesinde, kalplerde bir boşluk açıldı. Narin, aniden kayboldu. Mahallede bir anda bir boşluk hissi yayıldı; herkes, Narin’in dönmesini umut etti. Günler geçtikçe, bu umutlar yavaş yavaş tükenmeye başladı. Mahalledeki sessizlik, bir ağıt gibi yükseldi. Herkes gözyaşlarını içinde saklamaya çalıştı, ama kalpten kalbe geçen bu üzüntü, tüm köyün ruhunu sardı. 8 Eylül sabahı geldiğinde, umutlar neredeyse tamamen kaybolmuştu. Narin’in kaybolduğu günden beri sokaklarda, ormanlarda, nehir kenarlarında aramalar devam ediyordu. O sabah, güneşin sıcak ışıklarıyla birlikte bir acı haber geldi. Eğertutmaz Deresi kenarında, Narin’in cansız bedeni bir çuval içinde bulundu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bu acı haberi duyurduğunda, mahallenin sakinleri derin bir sessizliğe gömüldü. Tüm Türkiye, bu trajik olayı konuşurken, Tavşantepe Mahallesi’nde bir yas havası vardı. Jandarma ekipleri, mahallenin giriş çıkışlarını kapattı ve Narin’in cenazesi, otopsi için Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, Narin’in son görüldüğü kıyafetlerle bulunduğunu ve bedeninin taşlarla örtüldüğünü belirtti. Mahalle, bu acı gerçeği sindirmekte zorlanıyordu. Olayın aydınlatılması için İçişleri Bakanlığı tarafından 4 savcı görevlendirildi. Akşam saatlerinde, güvenlik toplantısında, 23 şüpheli gözaltına alındı. Narin’in ailesi, şüphelilerle birlikte bu acı süreçte adaletin yerini bulmasını bekliyordu. Her geçen gün, Narin’in anısı yüreklere kazındı, ve onun masumiyeti, tüm toplumu derinden etkiledi. Narin, artık meleklerin arasında huzur içinde uyuyordu, ama onun anısı mahallenin hafızasında, bir yürek parçası gibi canlı kaldı. Onun hayatı, sadece bir çocuğun kaybı değil, aynı zamanda bir toplumun yaşadığı derin acının ve adalet arayışının öyküsüydü. Narin’in anısına, umut dolu, sevgiyle yoğrulmuş her anı, mahallenin kalbinde sonsuza dek yaşayacaktı.
Güneş ışıltısıyla doğdu yine o gün,
Tavşantepe’nin sessiz mahallesinde, Ama bir çocuk, bir umut kayboldu, Küçük Narin, minik adımlarını bıraktı geride. Neşesiyle baharı müjdeleyen, Gözleri yıldızlar gibi parlayan, O masumiyet, bir gölgeye dönüştü, Hüzünle kaplı her köşe, her duvar. Günler geçtikçe, umutlar soldu, Karanlık gecelerde sessizlik çaldı, Her an, bir haber beklenirken, Küçük bir hayat, toprağa gömüldü. 8 Eylül sabahı, sızı kaldı geride, Bir çuvalda buldu hayat son nefesini, İçişleri Bakanı, bu acı haberi duyurdu, Yürekler bir kez daha sarsıldı, parçalandı. Eğertutmaz Deresi kenarında, Bir çocuğun son hali, sessiz bir tanık, Taşlarla gizlenmiş, anıların karanlığında, Adalet, bir kez daha sorgulandı, boğuldu. Valinin söyledikleri, karanlık bir gerçek, Ve 23 şüpheli, bir umut arayışında, Gözaltına alındı, sorular yanıt bekledi, Ama acı, bir daha içimizi yaraladı. Narin, artık meleklerin arasında, Huzur içinde uyur, bir masumiyetin yitişi, Ama kalbimizde, onun adı kalacak, Bir ömür boyu, derin bir sızı, bir yara. Küçük bir yıldız kaydı, gökyüzünden, Bir toplumu derin acıya boğarak, Narin’in anısı, her daim yüreklerde, Bir çocuğun masumiyeti, sonsuz bir iz bırakacak. ahmet nejat hoca |
duyarlı yüreğinize sağlık
selam ve sevgiler