Ben DüşünceŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yıl bin dokuz yüz seksen dokuz… Evlendim. Babamın koyunlarını otlatıyom, eve geliyom; malum ya, her biri bir yerden laf vuruyor…
Bekar iken; İşçi Bulma Kurumu’na yazılmışdım ve o ara istek geldi: - “Tekelden son şansınız" diye. Ben ise; babamın mallarını bırakıp, gitmedim çünkü; benden küçük dört tane küçük var. Bir erkek üçü kız… “Perişan olmasınlar” diye ama tam tersi işde beraberiz aşda dışarı… Anam analık oldu, babam babalık… Davranışlar hep değişdi. Ben de evimi ayırdım, kiraya çıkdım. Ne gelen var ne giden… O yalnızlığın acısıyla, dertli yazan kalemi elime aldım ve yazdım:
Bilmem çıkar mıyız biz de yarına
Artık taş basarım ben de bağrıma Bana yaptığınız gidiyor ağrıma Yalan mı söyleyim düşünce anam Beni parçalayıp şişe taktınız Önce pişirip sonra yaktınız Bana el gibi hep hor baktınız Yalan mı ben düşünce anam Ölürüm gayrı ben bu yaradan Hep uzak tuttunuz beni yuvadan Göçüp gidersem Çukurova’dan Gelmeyin yanıma ölürsem anam Artık bir şey gelmez olur elimden Şehadet kelimesi çıkınca dilimden Yerde yatan cansız bedenimden Sarılıp sarılıp ağlama anam. Yazan: Ozan Mustafa PELİT NOT: Her hakkı mahfuzdur. |