Sana Adağım
Ne erken
ne de geç gıyabide değil tanışıklığımız ayışığına bulanmış yüzünle dalgınlığımın tuvalinde yazgımızda buluşurduk bütün kilitlerini kırıyordum satırların koşarak cümleden cümleye kamaşan bir paragraf olurdum dövünürdüm acıların da sana yakıştığına... benliğini çoğaltarak yürünmüş yollardan geçip sokaklara dillere nakışlanmış şifrelere dokunurdun yasadışı / sakıncalı yaşamadığın bir hatırada kalmak için mazinin ardı MÜJDE olurdun ama... bir kere vurulmuştun düşerdi dağlar sesine gözlerinin saydamlığından seyrederdim kıvranan o mekanı tırnakla, dişle direncini haykıran bir serüvende ulaşamayacağını bile bile inleyen ağaçların yeşilliğinde sayısız mektuplar yazardın bekleyişin sabırsızlığıyla seyyahtın gülüşlerin sıcaklığında serzenişli yakarırdın / ışıltılı sulara tanrılara toprağa tüm yitiklikler adına kartpostallarde sekiyor, taşıyor çekiciliğin boyun eğiyorum sana akışıma farketmeden ihtiyatlıyım gizinde incinmesin diye kitap kitap konuşan suskunluğun adaklar sunuyorum... unutma sen herşeyden öncesin yok çıkmazı arayışının Müslüm Aslan |