EYLÜL BİTMEDEN GEL LAVİNİA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ’’ ’’Senin adın hala ruhumda yankılanır Hep bu son diye kaç şiir yazdım Aşkın şiire sığmazmış anladım Sen çıkarsın diye şehrin sokaklarını arşınladım Aklım çıktı sen karşıma hiç çıkmadın Bilmiyorum ne zaman son bulacak Ya bu çark kırılacak ya da gönlüm çatlayacak Vereceğim ateşe dili olmayan bu dizeleri Belki külü anlatır o zaman sana bu tarifsiz sevgiyi Mühürlensin güzelliğin benden başkası bakmasın’’(Alıntı) Özge düşler özgür gülüşler şehrinden geliyorum, Lavinia: Aşkın mühürlendiğinden ve senden gayrısı gelmiyor aklıma Sona meyyal idim doğduğumda Sonra seni gördüm rüyamda Acımdı iştirak eden bu aşka Açılımı hasret Açmaza düştü mü de yürek Aymazlığında mevsimin Tutsun ellerimi Eylül ve ruhunun Uçuşan tüllerinden biçtiğim bir yelek misali Uğurladığım kadar yaz mevsimini Ayaza kalacaktır belli ki bu hikâye Oysaki henüz başındayız hazanın Eylül biçip hüzün içtiğimiz Kavşakların Şarkıların tema’sı iken aşk Temas etmeden sevdiğimsin Hatta görmeden Yanımda olsan bile özlediğimsin Öznemle sakit sen ve düş ülkem Çizmeyi aştı gölgeler Mihrabını şiirle diktiğim imgeler Baydı bazen mevsim Kalibresi neydi sahi ölü nefsimin? Azadesi bu aşkın Nefesi ölüm korkan şaşkın melek Kayrasında düşlerin kimse artık bu aşka haset Kimse kim deşildikçe yürek Devşirmenler misali boyut atladığım şanlı tarih Varsın tekerrür de etsin hani Edimlerde saklı hayal gücüm Hayallerden diktiğim örtüm üstünü örttüğüm Şarlayan bir yabancı Üstü kalsın, dedi Yâdında mazinin Asla da ümitsiz değilim Bir makamsa baş koyduğum Ya da meram Bir boyutsa asılı kaldığım Şiir dolu ölümcül yaram Yamalı göğün yankısı Çocukların artık inanmadığı leyleğin getirdiği Neyse ne işte meylettikleri Ölü şehirler Ölü bedenler Işıyan gözlerim Bir şiir deyip de geçmemeli Nelere nelere meyleder? Horasan tepesinde baş veren Savaşın ufkunda barış esen Bağnaz değildir de öfkem Bilmem kaç baytsa şiir haznem Yazmanın ilahı değilim Yazılmaya dair yazgımla koştuğum Rabbim Ve sen Lavinia, uzaklardan gelse de sesin Ses etmeden peşindeyim Şiarım aslında sadece iç haznem Hazinem sevgim ve sen Haşmetli yolcuğun nüktesi Yağan yağmurun bedeli Yağmalanmış iken iç sesim Dışımda patlak veren bir savaşın Sinyali adeta yakalandığım Sağanağın saklı vedasında neşreden Bin bir edalı cüssemden değil Bin mizaçlı şiirle hemhal Bin bir geceye uzanan Şehrazat kim ki Lavinia? Sensin benim en güzel eserim Ve de esaretim Ölü imgeler ülkesinden geldim Ölümsüzlüğe kucak açan Dinmezken hasretim Dimağımda sen Sende ben Ben ise çoktan ben olmaktan çıkmışken Ve işte sevdam Ve işte kalemim En şatafatlı yalnızlığa hükmeden Yaşam değirmenim Çarklarında b/ölündüğüm Çırpı bacaklı kalemimle ilhamımla Öğündüğüm Safi mezar Sair şiir Yarınlara kaldı ömür Kubbem ve cübbem Cahilce seni sevdiğim Almadığın selamımda da bin kere öldüğüm Çapaklı gözlerinde mevsimin Aşk ve de Eylül rütbem Nice makamdan çaldığım Bu şarkının son durağı Gamlı notaların da firarı İzini sürdüğüm gizin feryadı Sensin çehremde saklı sen Siman ve simyacı kalbim Yarınlarla hemhal bir misafir iken Hem kalbimde hem kabrimdesin Lavinia Yeter ki gel Eylül bitmeden… |
aşk şiirleri yada aşka dair olanlar yıkımlar sonrası ve hele de bu tona renk olanlar.
inanç elbet asıl olan değil mi usta
ve sanki mükafaat bu çıkmazlar sonunda beklediğimiz
ve oysa bu bence en büyük günah olsa da.
insanlar derinliği anlamıyor, anladım ve belki ben de ama,
deniyorum inanın okuduğum o kitapların hatrına en azından
ve asla sizinle aynı yerden bakmasam da dünyaya ama,
dünya büyük ve aşk daha da büyük sanırım şair...
eyvallah.