Ruhun Bütün Baykuşları
Dağlardan öğütülen kayalar
Dalgalara esir edildi Şehrin ışıkları karartılmış Soğumuş aşk güvensizlikten Taşır mı şimdi bu yükü bu deniz Anlamıyorlar son nefeslerine kadar Kopartıp götürüyor rüzgar Zamana katıp zerre zerre / tel tel Ve bundan suskun Ruhun bütün baykuşları Öfkelensin asalaklığa batmış Suyun tadını unutmuş ve üretmeyi bilmeyen buyurucu Ufak dereler ve başımın üzerindeki gökkubbe Dokunduğum toprak bölüştüğüm ekmek bana yeter Kavuştuğunda omuzlarda halaylar Sardığında sımsıcak dayanışmanın kolları Mırıldandığımız ezgilerin ziyafeti yeter ... Bilgeliğimi sırt çantamda taşıyorum Ölümlü sulardan doğrularak başımı kaldırıp Ölümü ve doğumu küllerime kazıyıp Yanan bir kalp önemlidir Pençeleri arasında ki avıyla yavrularına süzülen bir kartal gibi Deste kıraç ekilen başaklar Alazına uzanan ihanet Yaralayacak , aç bırakacak ama yılmayacak Söndürülecek vurulan her ateş Yağmur betonu aşacak değecek toprağa Ve bağıracak Ruhun bütün baykuşları 30.08.04 Adem Tok |