FATİH'İN EMANETiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Istırap ve acı dolu bir çağın garibanlarıyız biz
Arkamızdan gelmeye utanıyor gölgemiz. Senin aşkınla İstanbul ne canlar yanmadı ki Ah senin uğrunda kimler toprağa konmadı ki... Gururlu ve nurlu başın karanlığa eğildi Hiçbir devirde yüreğin böyle yanık değildi. Sen ki islam beldeseydin, islam’ını çaldılar Arslanları hapseyleyip çakalları saldılar. Öz yurdunda garip iken camiiler minareler İstanbul’un göbeğinde yaşıyor meyhaneler. Filistin’de kardeşlerim sahipsiz, öksüz, yetim Müslüman sen peşindesin kara bir zihniyetin. Silik bir gölge olmuşsun imân ateşin sönük Kıbleni de mi şaşırdın? yüzün batıya dönük. Hafiften bir ses duyunca sandım ki ayaktasın Sen ey Fatih’in torunu, hala mı yataktasın.? Sözüm düşmanıma değil, suçlu sensin ve de ben Elbet ezilmeye mahkûm, tağuta kulluk eden. Sözüm acıdır darılma pare paredir özüm Sırtın için bilenmekte bıçaklar iki gözüm. Geçmişine dön de bir bak, özün nedir, aslın kim? Fatih’in emanetine sen olmalısın hakim. Hep birlikte giriyoruz karanlık bir dehlize Emanete hıyanetlik ettik yuh olsun bize. Nûriye Akyol 6/5/1999 |