İgman’ın Gözyaşları
İgman’ın Gözyaşları
İki koldan, sıra sıra, tafra satar Kestane ağaçları ve yüzlerce asırlık çınar Vrelo Bosne yolunda nöbet tutar Kökler payitahta, dallar semâya bakar Her dal İgman’a bir türkü yakar Her yapraktan bir kavruk âh çıkar Sarajevo! Baščaršija! Ferhadija! Durma, yürü, ihtiyar Gülistâna daha altı yüz elli çınar var Susamışsın da ... ha gayret İgman’ın gözyaşları gülistânda akar Pırıl pırıl bir su ... buz gibi, soğuk Tadı küskün, buruk, sesi bitkin, boğuk Bu pınardan yılların hüznü akar İçtikçe insanın yüreğini yakar Elifler, mimler, vavlar, dizi dizi, sağ sol Yordu beni bu uzun, ıssız, çınarlı yol Dayan ihtiyar, ha gayret Gülistân hemen şuracıkta Topu topu kırk çınar Sekiz on tane de kestane var Varsın olsun, ne çıkar Bir kere girmiş oldun bu yola Varacaksın menzile, çarnaçar Bir ömür dolaştın diyâr diyâr Ha gayret, az kaldı, ihtiyar… Gülistâna belki bir, belki iki nefes var Elifler, mimler, vavlar, dizi dizi, sağ sol Yordu beni bu uzun, ıssız, çınarlı yol İdris ESEN, Nisan, 2019, Erenköy |